Bu Blogda Ara

28 Temmuz 2011 Perşembe

ŞeyDerg


Liman Mehmetcihat, Nazmi Cihan Beken, Enes Özel ve Barış Çetinkol'un yeni projesi ŞEYDERG (Şey Dergisi diye okunuyobiliniyor) hayırlı uğurlu olsun. İftardan sonra sahura kadar açık büfe . sonra matbu halde çıkacak bir dergi. İşallah döğüşürler de dağılırlar hemencecik de zarar vermeden fazla etrafa. Çağamız çoluğumuz var. döğüşüpdağılmazlarsa alemin çekeceği var. 


http://www.seyderg.com/

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Karpuz/ML-Ahmet Büke


“şiir bazen gecikir ama gelir
ölü bir leş kargasından o sonsuz koku
okurun hoşuna gider”



O büyük gün gelmişti. Yerimde duramıyordum. Yatağımı topladım. Yeniden bozdum. İyice gerdim çarşafı. Tersten topladım bu defa. O kadar gergin ki, üzerinde 1 TL, 3 defa zıplar: belli mesafeden düşerse.
İçim içime sığmıyordu.
Ama Cihat her sabah olduğu gibi sakindi. Israrla domatezlerin kabuğunu soyuyordu mutfakta. Biberleri küçük küçük doğramış. Çakılıp kırılmayı bekleyen zavallı 3 yumurta tezgahın üzerinde omuz omuza vermiş.
Şişhane’ye müthiş bir güneş düşüyordu o sabah.
“Cihat, ne yapıyorsun?”
Bana baktı. Sonra yine domasteslere gömüldü.
“Abi, kabukları soyana kadar dokunma bana. Menemenin en hassas yerindeyim. Burada bir hata ölümcül olur.”
Yeniden odaya dönüyorum. Masa üzerinde dosyalar var. Adamın çeşitli açılardan çekilmiş fotoğrafları. Gülüyor birinde. Dondurma kaseleri var önlerinde. Sarışın bir kadına doğru gülüyor: puşt!
Yeniden okuyorum notları: “Her sabah saat 10.00 gibi evden çıkıyor. Yolun karşısındaki bakkaldan ekmek ve gezete alıyor. Yürürken sigara tellendiriyorlar.”
“Cihat, çıkmamız lazım!”
Koşarak odaya giriyor. Koltuğunun altında gazeteler.
Masaya seriyorum. Tavayı bırakıyor. Ekmek bölünmüş ortasından.
“Abi, iki lokma yemeden çıkmayalım. Çayı yetiştiremedim ama.”
“Cihat ya, bu yediğimiz 122. Menemen sanırım. Bıkmadın mı?”
“Abi olur mu? Fatih’in İstanbul’u aldığında yediği yemek bu. Lütfen ama.”

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Adamın Biri Sanki Roman Karakteri Değilmiş Gibi Çay Ocağına Oturdu




konumuz başkasızlık :
gel oturalım kucağıma bi şeyler ayıplayalım
yürümesi rica olunan düşünür kimdi söyle bakayım
saçlarını burnuma değ hapşırmak lazım gelsin
müzik olsan seni dinlerdim belki ağlardım
müzik olsam dinlenirdim belki daha dinç kalkardım
yaprakla ağaç arasında
kavramla türkçe arasında olan türden bir ilişki
bir dil problemi benim seni trabzon burmam

bu ara fiillerle aram çok iyi
kendime bir özlemek aldım kokluyorum
bir de koklamak almak gerek değil mi onu da aldım
istanbulda yalnızlık çeken bir grup şairi temsilen gönderildim
benden önce alametlerim gelmiş olmalı
buyurursam otururum kongre düzenlemeden gitmem
avangart taşrada başlar sonra atatürk olur
herkese kötü davranabilmenin şartıysa öncesinde şefkatli olmak
vatan bizim şiirimizdir sağ olsun bazı dizeler aksıyor
tarihler belirlendi biri 23 nisan
biri 31 -ki mart çeker biz izleriz-
geriye doğru aydınlanıyoruz orda lut gölü var
üzülmek isteyince allah veriyor
parayı da istediğine

şaşırmak büyük nimet
şaşıramıyorum o halde varım
bir şeyler yapmaya ikimiz için
diğerleri çok fifi, te nokta ce nokta nokta
ikimiz başa gelelim sen benim ayağı yıka
kendini bil kendine içli çamaşırlar al
beni tüm kalbinle sev kablolara güvenme
kalın dudaklarınla dua et
güle güle


Cihat Duman, Karayazı Dergisi 16

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...