Bu Blogda Ara

27 Ocak 2015 Salı

Bir Kadın Manzumeci Sinem Sal'ın Hareketleri

Şiirin durumu inşallah iyidir. Şiirin durumu ile ilgili bilgi verecek insanlara ulaşamıyorum. Buradan bakınca, bizlerin uzun zamandır yazamadığı gerçeğine ulaşıyoruz. Çıkardığımız dergilerin tadı tuzu kaçtı. Yaşlar kemale erdi, evlilik akitleri imzalandı, ilk çocuklar gelmeye başladı, hakikat perdelendi, kelimeler yeni anlamlarına büründü, maaşlara zamlar bekleniyor, torbacının içeriden çıkması, içeriden çıkıp değişik bitkiler getirmesi umuluyor. Şiir evlatları şiir babaları oldu, şiir bebelerini yetiştirmek için tesisler kurdu, şiir bebeleri şiirini şiir babalarına sevdirmek için bazı çabalar gösterdi, bazı yanlışlar yaptı, buradan bakınca. Fakat yeni kuşak, şu 95’liler, eğer şiir yazıyorlarsa, yani şiir yazılmaktaysa, nerede yazılmakta, neden bize ulaşmamakta, biz neden her hafta tüm kaynaklara bakarken bunları görmemekteyiz. Her gece twitterdan “şiir” yazıp aratıyorum. Aramaktayım. Şiirin durumu inşallah iyidir. Fakat biz iyi değiliz. Kitaplarımız var iyi değiliz. Şair arkadaşlarımız var iyi değiliz. Zaten artık şiir de konuşmuyoruz. İlişkileri konuşuyoruz. Bizi Everest’ten geçirecek, bizi Doğan’a ulaştıracak ilişkiyi, bizi Metis’e ram edecek dergiyi araştırıyoruz. İstanbul Art News’e binsen mesela, abi Everest’ten, hani şu Enis Batur’un yayın yönetmenliğine getirildiği yayınevinden geçer mi desen, İstanbul Art News’in editörü, yakından geçiyor kardeş, az yürüyeceksin dese. Fakat İstanbul Art News’e nasıl bineceğiz. Selamsız’dan geçmiyor ki. Biz ancak OT Dergisi’ne binip Dedalus Yayınları’ndan iniyoruz. Natama’ya biniyoruz, meğer yanlış binmişiz, Pan Yayıncılık’ın önünden indiriyorlar. Ahmet Güntan’a binmeye çalışıyoruz, yer kalmamış, Bayrampaşa’da soğukta bekliyoruz. Gibi gibi ilişkiler konuşuluyor, hesaplar kitaplar.

Dün Cağaloğlu’na uğradım, dağıtımcılardan indirimli kitap aldım, aralarında Sinem Sal’ın Yine de Âmin isimli şiir kitabı da vardı. Bugün bir kafede oturup okudum. Şimdi evvela altını çizeyim, bu yazı boyunca bu kitabı aşağılayacağım. Hassas insanlar yazının bu aşamasından sonra siktir olup gidebilirler. Derdi olan insanlar ise biraz sabrederlerse şiir ile ilgili bazı püf noktaları öğrenirler. Yine de Âmin şiir nasıl yazılmaz’ın, bir insan şiir yazarak kendini ve birçok önemli insanı nasıl kepaze eder’in canlı örneği. Bunu belirtiyorum çünkü yarın Enis Akın, “kolay hedeflere saldırmak kolay adamların işidir” diyecek. Enis Akın’ın pratik düşüncelerini çok severim. Kolay hedefe saldırmıyorum. Türkiye şiir piyasasındaki şairlerin %99’unu temsil eden bir özneye saldırıyorum. Her kitap için ayrı ayrı yazı yazmak demek bir yılda 900 yazı yazmak demek ki bunun oldukça zor bir çaba olduğu aşikâr. Üstelik kitabın önünde Murat Menteş editörlüğünü/kefaletini, arka kapağında Murat Uyurkulak övgüsünü/kefaletini de hesaba katarsak, belki de ilerde götümün kesilmesi ihtimali olan bir yazı kaleme alıyorum. Ya bunlardan biri beni Orhan Koçak’a şikâyet ederse, Orhan Koçak da beni bitirirse…

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...