Yolda yürürken bir duvarda “ya da pişman değilim” yazısı ile karşılaşıyorum. Altına da ismimi yazmışlar. Sonra yazılar hareket ediyor. Canlı gibi. Seviniyorum. Hayranım varmış lan diyorum içimden. Sağ tarafa baktığımda otların arasında bir cep telefonu olduğunu görüyorum. Unutulmuş kaybedilmiş bir telefon. Rehber kısmında kayıp edenin babasıyla konuşuyorum. “doğrudur” diyor. “Oğlum dün gece intihar etti.” Sonra duvarında adım yazan o eve giriyorum taziye evi. Madem bu çocuk benim okurumdu o halde kitaplığından kitabımı bulup imzalıyayım dedim içimden. Ama içimden. “İntihar etmiş olsa bile her halde yüreğim soğur.”
Sabah kalktım. Üzülüyorum o çocuğa. Birden gözüme cep telefonunun ekranı geldi. Aynı benim telefonda olduğu gibi “babam” değil “aBabam” yazıyordu. O telefon benim telefonumdu. Ölmüş olabilirdim. Hâlâ emin değilim. Bugün öldüysem eğer annem çok üzülecek. Narsistim de biraz. O yüzden yani.
"hiç ölmemiş ama ölü" şiirlerinin birinde geçiyor,ne demeli bilmem ki,fenafillah makamına kavuşmuşsun diyelim
YanıtlaSilnarsisist olmayasınız?
YanıtlaSil