Fragman, slayt, snap (anlık) gibi şeyler kendi çaplarınca insanın arzulama mekanizmasını kolaylaştırıyor. Bunları sinemada istemiyoruz. Sinemanın malzemesi ses, görüntü, kamera, mikrofon, insan, insanlar… Bu malzemeleri kullanarak sanat icra edilir. Sanatçı, kendine belirlediği süre içinde bir hikâye anlatır, inandırabilirse izleyiciyi etkisi altına alır, sanata yaklaşmış olur. Fakat bir sinemacı “ben ne kadar güzel gözlemciyim”, “bana dil uzatan yönetmene tokat atmasını da bilirim”, “o kadar iyi kurgucuyum ki neyi çeksem masada hallederim” gibi niyetlerle film çekerse; iyi bir film yapan profesyonel olur, titiz olur, çalışkan sinemacı olur ama sanatçılıktan uzaklaşır. Nuri Bilge Ceylan Ahlat Ağacı’nda Sinan adlı karakterin bir yılda başından geçenleri fragmanlar şeklinde anlatıyor: Sinan’ın yazar ile, kadın ile, imamlar ile, piyangocu ile girip çıktığı diyaloglar. Sinan’ın merak ettiğimiz bir şeyi var mı? Yok. Babasıyla arasını düzelteceğini mi merak ediyoruz? Hayır. Babasıyla arası çok iyi. Zaten babası da at yarışçısı değil. Bağımlılığına ilişkin herhangi bir kayıt yok. Bir eşekçi böyle anlatılmaz. Bağımlı olduğu iddia edilen eşekçiyi anlatmak için at gösterilir diye düşünüyorum. Babasıyla hesaplaşacağı bir meselesi, çözüme kavuşturulacak bir oedipus karmaşası yok. Kitabını basıp basmayacağını mı merak ediyoruz? Hayır, kitabı için pek de çaba harcadığını söyleyemeyiz. Basılsa da olur bizim için basılmasa da. Basılmadığı takdirde bunu kafaya çok takıp da bizi üzecek hareketler yapacak bir karakter yok karşımızda. Hiçbir şeyi merak etmeden izliyoruz filmi. Olur, olsun. Çünkü diyaloglar çok güzel ve akıcı değil mi? Çünkü kendimizden bir şeyler bulduk değil mi? Çünkü bir başyapıt izledik değil mi?
Filmde dört tane kapı sahnesi var.
1- Belediye başkanının odasında, olmayan kapıdan bahseden başkan ve olmayan kapı.
2- Evin kapısının açık kalmasıyla cereyan eden ve kapanan salon kapısı.
3- Babanın tamir ederken Sinan’dan yardım istediği ahşap kapı.
4- Oğul ile babanın beraber kapattığı kamyonetin kasa kapısı.
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.
Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...
-
(Yazı şahsi kin gütme yazılarından biridir, edebiyatla alakası yoktur. Şahıs, açlık grevleri için imza toplarken benden imza istememiştir...
-
Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...
-
Canınız ferahlamak istiyor ve şiirlerinizi paylaşmak zorunda kalanları kontrol ediyorsunuz. Adınızı yazıp aratıyorsunuz. Hangi dizelerin ins...