Bu Blogda Ara

6 Aralık 2011 Salı

Beni Kim Yarattı


Yancı Hakan Arslanbenzer yine “üretilmiş” bir tartışmaya yandan dâhil oldu. Böylelikle beni aylardır güldüren ulusal felaketle siz de müşerref oldunuz. Daha evvel yani geçen ay da dergisinin giriş yazısında saçma sapan tespitlerde bulunarak şahsıma saldırıda bulunmuş. Yazıyı ben okumadım. (Biriniz tarayıp gönderin de okuyyaım ne demiş hazret?) Ben Haydar Ergülen’e açık mektup yazıyorum. Taner Cindoruk kişisinin ergenlik bunalımlarını aktararak Haydar Ergülen’in de içinde bulunduğu jürinin ne yapmaya çalıştığını sorguluyorum. Hakan Arslanbenzer, blogunda bana gereksiz uyarılarda bulunuyor.

Hakan Arslanbenzer beni neden adam yerine koyuyor?
Hakan Arslanbenzer beni tenbelheyven filan sandığı için adam yerine koymuyor. Bu benle iletişime geçmesi için kendisinin uydurduğu kendisinin inandığı ve insanları da yanılttığı bir bahaneydi tenbelheyven. Hakan Arslanbenzer beni Hece Dergisi’nden yazmaya başladıktan sonra adam yerine koymaya başladı. Tenbelheyven’i de tam o sıra üzerime atarak gerçek niyetini gizledi. Bu olaylar 2010’un Ağustos ayında oluyor. Hece Dergisi’nin yeni çıkan kitabıma sahip çıkması benim de orada 6 ayda bir de olsa yazmaya başlamam çok rahatsızlık verdi bu arkadaşlara. Aynı anda Kitap-lık Dergisi’nde de yazıyordum mesela. Ama dikkat ederseniz Kitap-lık demiyorum. Hece Dergisi diyorum. Neden Hece? Çünkü Hece, eski düşmanların (daha doğrusu dost iken düşman olunmuşların) yuvasıdır Arslanbenzer’e göre. Ve buranın ürettiği yeni insanlar da düşmandır. Ben bu teoriye göre Hece  Dergisi’nin ürettiği bir tip oluyorum, potansiyel hedef yani?

Peki, beni Hece Dergisi mi yarattı?
Mustafa Kutlu’nun yarattığı Hakan Arslanbenzer (Kutlu’nun yarattığı tipler-daha doğrusu Kutlu’nun kurmacaları- Enis Batur’un kurduklarına oranla daha yeteneksizdir) haklı olarak ötekilerin de yaratılmış insanlar olduğunu tasarlıyor. Çok korkutucu bir şey söyleyeyim. Ben yaratılmadım gardaş. Ben oluş halindeydim zaten. 2005’ten beri şiir yazıyorum. Ürünlerimi dergilere gönderiyorum. Kimseyle şahsi bir ilişkim olmadı. Kimseye yalvarmadım, projeye girmedim. Bana denk arkadaşlarla kendi dergimi kurdum. Bana denk arkadaşlarla yayınevimi kurdum. Kitabımı kendim bastım. Bu kitaba katkı sağlayan, hakkında yazan, söyleşi yapan bi sürü insan oldu. Destek verdiler sağ olsunlar. Kitap-lık, Hece, Ğ, Yeniyazı, Ücra, Karagöz gibi dergiler şiirlerimi yayımlayarak beni ayakta tuttular. İnkâr edemem. Ama maalesef tek bi kişi ya da kurum tarafından yaratılmadım. Ha, daha evvel Yediiklim’den Zafer Acar arayıp beni yarattığını iddia etmişti. Ben de hayır mösyö beni Allah yarattı demiştim. Mösyö benim Yediiklim’de yayımlanan şiirlerimi kendisi seçmişmiş. Bu yüzden minnettar olmalıymışım ve kitabımdaki özgeçmişe Yediiklim’i neden yazmamışmışım. Çok gülmüştüm. Çünkü Ali Haydar Haksal’dan başka birinin adını duymamıştım ben Yediiklim Dergisi’nde.
Hakan Arslanbenzer’in beni adam yerine koymasının bi sebebi de bu işte. Yaratılmamış olmam. Cihat da şunun şeyinden çıktı diyemiyor. Çünkü yıllarca birilerini birilerinden çıkmış diye eleştirdiler. Hatta bu eleştiri metoduna bi isim de takalım. Sebzesel Eleştiri olsun.  Bitkisel sanata bol bol hıyar verdiler. 

Benim de Hakan Arslanbenzer’e tavisyelerim var.
Kaba kuvvetten hoşlanmadığını ben de biliyorum. Tarık Zafer Tunaya Kültür merkezinde o gece neden ortalığı birbirine katmadığımı efendi gibi çekip gittiğimi çok yakının olana soruver. Anlatacaktır. Bu saatten sonra da bir daha böyle bir şeye girişmem. Dava meselesine gelice… Dava da açmadım zaten. O dilekçe örnekti.
Hakan Arslanbenzer, sen neden kendi kuşağınla kaybettiğin savaşın gözyaşlarını bize sıçratıyorsun koçum. Bizim kuşağa ulaşmak için beni mi kullanıyorsun yoksa? Sıkı bir numaradır bu? Bi alt kuşağa ulaşmak için iyi bi hortum bulunur. O hortumdan reklam pompalanır. Kum saatinin en ince yerinde durduğumu mu sanıyorsun? Benden mi geçiliyor yeni kuşağa? Bana eyvallah çekmeden gidemiyor musun? Derginle ilgilen diyorum. Oradan da ulaşırsın tazelere. Beni gözünde bu kadar büyütme. Ben de nihayetinde sırf arkadaşları için yazan yaşayan biriyim. Kitlende gözüm yok. Yuvan var çocukların var. Bizim gibilerle uğraşma. Görmezden gel. Sağlı gel. Gel gel gel hoop.


5 yorum:

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...