Yağmurun bile karakter
değiştirdiği, adeta salya gibi aktığı, karın mide bulandırdığı, futbolun bok
koktuğu; insanın çürüdüğü, haysiyetsizleştiği, riyanın köpeği olduğu bir siyasi
iktidar devrindeyiz. Tayyip diktatörlüğü ve hırsızlık, katillik, namussuzluk
rejimi. Anadolu Ortodoks İslam’ı çökerken yanında İzmiryen Laikliği, Melami
Tasavvufu, Şamanizmi, Endüstriyel Futbolu, Kahve Falcılığını aklıma gelmeyen ne
var ne yoksa yanında götürdü. Modern Şiiri de etkiledi bu gidiş. Eskiden
Vehhabi’ler (Hariciler/Selefiler) TECE’nin maaş verdiği imamın arkasından namaz
kılınmaz deyip iş hanlarında, gizli mescitlerde namaz kılarlardı. Bazı sünniler
de onları artislikle suçlardı. Vehhabiler “laik anayasa şirktir, dar-ül
harpteyiz” deyip cumadan kaytarırdı. Bizimkiler bi bok anlamazdı. Sonra
İslamcılar çeşitli desiselerle iktidar oldu, hutbede Halife Tayyip’e methiyeler
düzüldü ve Emevi canlandı. Cuma’ya gitmez olduk. Cuma’ya gitmeye utanır olduk. Küçükken
gizlice açık filmlerin oynatıldığı sinemalara girme duygusu ile Cumalara
gidiyorduk çünkü. İlçe adliyelerinde çalışan Dünyevi memurlar 17-25 Aralık Operasyonlarına
kadar paşa paşa cumaya gidiyorlarmış, başlarına bişi gelmesin, ekmeksiz
kalmasınlar diye. 17-25 Aralık operasyonundan sonra “başlarım lan böyle işi”
deyip terk etmişler. Gerçek bir seküler gibi davranmaya başlamışlar. Cuma
Namazı çok önemli bir şeydir. Bunu atlamayın. Savcı arkadaşım, herhangi bir
ilçeden bildiriyor. Kaymakamın değişimini not almış. İbretlik.
Sanatçının taraf
olmama gibi bir seçeneği yoktur. 2013 Haziran’ından sonra elindeki sanat
silahını ne için ateşleyeceksin? Havaya sıkma seçeneğin kalmadı artık. Ya
çoğunluğun verdiği yetkiye dayanarak gücünü tahakküme harcayan, ezen, öldüren,
çalan, talan eden, doğayı katleden iktidara ateş edeceksin ya da iktidarın
kudretine istinat edip azınlığa, ezilene, hak ve adalet dışına çıkarılana
saldıracaksın. Bunu izleme şansın yok. Bunun Müslümanlıkla da bir ilgisi
kalmadı zannediyorum. Fakat son günlerde öyle şeyler görüyoruz ki aman ya rabbi
aman ya Allah düşündükçe teessüfüm artıyor. Gezi zamanı, Tayyip lehine bildiri
imzalayanlar ile gezi isyancıları aynı sanat ve edebiyat dergilerinde yer
alabiliyor, aynı şiir festivallerinde yan yana gözükebiliyorlar. Bunların kim
olduğu bellidir. Bu ön bilgilerden sonra asıl meseleye yaklaşmak gerekir. Hayat
ve siyaset alanında bizi ayrıştıran iktidar, azınlık, minörlük gibi kavramlar
sanat sahasında nasıl tebarüz eder?