Bu Blogda Ara

24 Eylül 2017 Pazar

Kürtlerin Bir Devleti Olmalı Ve Sen Çocuk Doğurmalısın



bi de öyle yapmayı denedin mi ulus devleti
daha az yakıyor hatta neredeyse bedavaya geliyor
fakat riskli bir yöntem
masada kalabiliyormuş ulus çok az da olsa ihtimal varmış

apocu bi tekel vardı, artık selamımı almıyor
cihangir’de yürüyemediğim bir sokak daha açtılar
solcular sürekli sokak açıyor, kafa açamayınca
beni artık şey etme
kürtlerin bir devleti olmalı ve sen çocuk doğurmalısın

bana gelen paranın kaynağı belli olmadığı için
adam yerine konulmadım, sen de koyma istersen
kürtlerin bir devleti olmalı ve sen çocuk doğurmalısın
oysa bana gelen paranın kaynağı
yakınlaştım doğrudur, avuçlarımı açtım
dilimi çıkardım, yaladım azıcık, ezdim dişlerimin arasında
bıraktım
hemen bıraktım çocuk doğurmalısın
uzaklaştım o kaynaktan
kürtlerin bir devleti olmalı

kim beni rüyasında gördüyse
sen ancak çocuk doğurunca eğitilebilirsin
kürtlerin bir devleti olmalı ve sen çocuk doğurmalısın
bir de öyle yapmayı denedin mi ulus devleti?

birini baba yapmalısın birini devlet
çocuk doğurmalı ve beni unutmalısın







23 Eylül 2017 Cumartesi

Otomobil Dergiciliğimiz-3 (Ensar Vakfı)


Baba olmayı reddettiğim için insan yavrusu üzerine çalışmalarda teorik bir alanda sıkışıp kaldım. Fakat yakınlarımın yavrularını incelediğimde beni oldukça şaşırtan bir şey var. Yavrular bir makineyi ellerine alıp verili şekillerden, grafiklerden hareketle yutup kanalına girip çizgi film açabiliyorlar, arada oyuncak reklamları girince o oyuncakları talep edebiliyorlar. Bu yavrular ya deneye deneye alışıyor kendi hazlarını giderecek kanallara girmeyi ya da bir kere öğretiliyor, sonrasında devam ediyorlar. Ebeveynler bunların elinde tablet, telefon ne buldularsa veriyorlar. Meşgul edilmemek için çocuklarını meşgul ediyorlar. Öyle spastik bir nesil yetişiyor işte. Eğitilmez, eroin tüccarı, kâtıl bir nesil.

Ot, bok, kafa dergilerine baktığımızda bu dergilerin tasarımlarının neredeyse birbirleriyle aynı olduğunu görürüz. Hepsinde sayfanın orta yerinde yuvarlak manşet içine yazılmış aforizmalar vardır. Bu aforizmalar o yazıdan rastgele seçilmiş cümlelerdir. Japon bayrağını anımsatan o şey, grafikerlerin adını bildiği o şey, o çerçeve işte, spot mu diyorlar ne? İçine yazı yazılabilecek kadar ekonomik değil. Altta ve üstte boşluklar/israflar oluyor ve sayfanın genel yapısını bozuyor. Ama dur bakalım, bozsun. Çıkaranlar onu istiyor, tam estetik bir nesne satışlarını etkiliyor çünkü.

Ensar Vakfı’nı bilirsiniz, çocuklara tecavüz edenlerin hocalık yaptığı vakıf. Karaman meselesini duymuşsunuzdur. Öğretici konumunda olan persona, öğrenciye bilgiden başka travma da veriyor. Mahvediyor.

Otomobil dergilerinde birçok farklı görüşte ünlü kişilik bir araya gelmekte ve hatıralarını yazmaktadırlar. Bunların birçoğu bizim arkadaşımızdır. Özellikle yazar olanları tanıyoruz. Kitapları var. Bir kısmı ise bu dergilerde yazmanın bir itibar verdiği inancını taşıyor. Yazısı otomobil dergisinde çıkan bir genç, bunu CV’sine ekleyebiliyor. Bu dergilerde yazmanın onun tanınırlığına, tasdikine bir karine teşkil ettiğini düşünüyor. Yayınevi sahipleri ise yazarlarının bu dergilere olmasını satışa kesinlikle olumlu yansıyacağını düşünüyor. Bu yazarlar ve şarkıcılar, otomobil meraklıları birbirlerinin çevresini birbirlerine açıyormuş sanırım.

Otomobil dergilerini okuyanlar kimler. Benim etrafımda bu dergileri okuyan kimse yok. Kitapçılarda bazen bekleyip bu dergilere kimlerin el uzattığını inceliyorum. Liseliler, üniversiteliler, beyaz yakalılar. Yani kısaca kifayetsiz muhterisler, olmamışlar, boşluğa düşenler, regli gecikenler, ve saire ve saire. Kimisi sevdiği bir yazarı takip etmek için diğer yazarlara da katlanmak zorunda kalıyor kimisi içinde bulunduğu toplulukta saygı görmek için bu dergileri elinde taşıyor. Kimisi de gerçekten aptal, bütün o perişan hatıraları, o kötü cümlelerle kurulmuş bayat metinleri büyük bir zevkle okuyor.

Daha önce ne yazmışım twittera? Bu dergilerin olması ve okunması bizim gibi kaliteli insanlar için bir paratoner vazifesi görüyordu. Alemin gerizekâlıları bu gübrelere üşüşüyor. Sineklik takmadan yaşayabiliyoruz hanemizde. İkinci olarak dergicilik yaptığımız zamanlardaki bir şikayetimizi hatırlatmıştım: Dergi çıkarmak da biz sanatçılara kaldı ise sanatımızı nasıl üreteceğiz? Enden birileri dergi çıkarmıyor da bize sadece yazmak kalmıyor? Şimdi bu oldu işte, birileri dergi çıkarıyor ve azı sanatçılar burada yazıyor. Oh mis.

Değil lan öyle. Bunlar çocuklara tecavüz ediyorlar çocuklara. Her ne kadar bize bir yazarı zararı yoksa da bu işlerin, bunlar bizim çocuklarımızı sikiyorlar. Bunlar bir nesli soysuzlaştırıyor. Ve yıllar sonra bize patlayacak bunların yetiştirdiği kitlenin şimdiki potansiyel tehlikesi. Dolayısı ise benim önerim, yüksek entelijansiyaya önerim yani: Buralarda yazan yazarları cezalandırmak. Bir itibarsızlaştırma kampanyası yapabiliriz. Gerçek ya da sanal isimlerle sürekli taarruz altında bırakabiliriz. Çünkü dergiyi çıkaranlar zaten arsızdır, işçi hakları ile ilgili yazı yazdırır, grafikerinin parasını vermez, kafesinde çalıştırdığı garsonun haftalığını ondan esirger. Bunların cezai ehliyeti yoktur. Bizim işimiz yazarlara saldırmak olmalıdır.


Tekrar etmek gerekir. Bir kifayetsiz muhteris gibi bu dergilere kıskançlığımı, gereksiz libidomu yönlendirmiyorum. Bu dergileri eleştirmek de kültür endüstrisi çerçevesinde bize aykırı onların ekmeğine bal süren bir şey. Orası ayrı. Ağır kelimelerle anlatmayınca anlayamıyorlar, herkes bir kişiyi o dergilerden kurtarsın. Pezevenklerin elinden alsın sevdiğini. Amacımız budur. Saygılarımla. 

17 Temmuz 2017 Pazartesi

YARGITAY'IN BYLOCK SKANDALI

YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ GEÇTİĞİMİZ AY BYLOCK'U DELİL SAYDI. KARAR SKANDAL NİTELİĞİNDE. TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN BİR İSTİHBARAT DEVLETİNE ÇEVRİLDİĞİNİN, SADECE HUKUKUN DEĞİL, HUKUK EĞİTİMİNİN AYAKLAR ALTINA ALINDIĞININ GÖSTERGESİ BİR KARAR. 

BÜYÜKKARAKTERLERBENİM,KÜÇÜKKARAKTERLER YARGITAY'INYAZDIKLARIDIR.KÜÇÜKPUNTOLARİSEKANUNLARDIR. 



ByLock iletişim sistemi programı, Dairemizin teknik konularda bilgi sahibi olmak amacıyla, kurumlardan istediği bilgi notları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının MİT tarafından kendisine iletilen dijital materyaller üzerinde CMK 134.maddesi gereğince Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinden aldığı, inceleme kopyalama ve çözümleme kararına istinaden Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı uzmanlarınca düzenlenen 18/02/2017 tarihli ByLock raporu, açık kaynaklar, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler yasa, Anayasa ve Uluslar arası sözleşmeler göz önüne alınarak yapılan tespit ve değerlendirmeler sonucunda;



MİT BU VERİLERİ NASIL ELDE ETTİ? BU YÖNTEMİN KENDİSİ HUKUKUN KONUSUDUR.

18/02/2017 TARİHİNDEN ÖNCE DOSYALARA KONULAN ÇAKMA BYLOCK RAPORLARI NEREDEN UYDURULDU PEKİ? BYLOCK’UN 2016 OCAK AYINDA ÇÖZÜLDÜĞÜNÜ BİLİYORUZ İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI TARAFINDAN. BU TARİHTEN DARBE TARİHİNE KADAR BYLOCK KULLANANLARA NEDEN İŞLEM YAPILMADI. İŞLEM YAPMAYANLAR HAKKINDA NEDEN GÖREVİ İHMALDEN İŞLEM BAŞLATILMADI? 

Bilgisayarda şüpheli veya sanığın -internet ortamında çeşitli programlar ya da sosyal iletişim siteleri (Facebook, Twitter, Whatsapp, Msn Messenger, vb.) veya belirli yapılarca kullanılan ByLock, Eagle vb. vasıtasıyla- gerçekleştirdiği iletişime ilişkin kayıtların aranması, CMK'nın 135.maddesine göre değil,134.maddesine göre yapılabilir. Zira CMK. m.135’te düzenlenen telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi koruma tedbiri teknik araçlarla iletişimin tespitini, dinlenmesini ve kayda alınmasını kapsamaktadır.


CMK134’Ü AŞAĞIYA ALIYORUM. KÜÇÜK PUNTOYAPIYORUM.

Madde 134(1) (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturmada, somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka surette delil elde etme imkânının bulunmaması halinde, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine şüphelinin kullandığı bilgisayar ve bilgisayar programları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına, bu kayıtların çözülerek metin hâline getirilmesine hâkim tarafından karar verilir.(1)
(2) Bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi veya  gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için, bu araç ve gereçlere elkonulabilir. Şifrenin çözümünün yapılması ve gerekli kopyaların alınması halinde, elkonulan cihazlar gecikme olmaksızın iade edilir.
(3) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoyma işlemi sırasında, sistemdeki bütün verilerin yedeklemesi yapılır.
(4) Üçüncü fıkraya göre alınan yedekten bir kopya çıkarılarak şüpheliye veya vekiline verilir ve bu husus tutanağa geçirilerek imza altına alınır. (1)
(5) Bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine elkoymaksızın da, sistemdeki verilerin tamamının veya bir kısmının kopyası alınabilir. Kopyası alınan veriler kâğıda yazdırılarak, bu husus tutanağa kaydedilir ve ilgililer tarafından imza altına alınır.

YUKARIDA NE DİYIOR?

1-AÇILMIŞ SORUŞTURMA OLACAK
2-BAŞKA TÜRLÜ DELİL ELDE EDİLEMEYECEK
3-ŞÜPHELİNİN KULLANDIĞI BİLGİSAYAR, TELEFON OLACAK
4-ALINIRKEN YEDEKLEME YAPILACAK (DELİL POŞETİ GİBİ BİR SİSTEM)

YARGITAY NE DİYOR. YAZIŞMALAR ÖNCEDENYAPILDIĞI İÇİN CANLI CANLI DİNLEMEYİ DÜZENLEYEN CMK 135 DEĞİL, HARDDİSKTEKİ KAYITLARA BAKMAYI SAĞLAYAN 134 UYGULANIR. E HANİ BU BYLOCK UYGULAMASININ KAYITLARI SİLİNİYORDU? E HANİ AÇILMIŞ BİR SORUŞTURMA GEREKİYORDU? (MİT’İN HACKLEDİĞİNİ İDDİA ETTİĞİ VE SERVERI LİTVANYA’DA OLAN BYLOCK OPERASYONUNDAHENÜZAÇILMIŞ VEBUKARARINBAHSETTİĞİ SORUŞTURMAYOKTU) DAHA HENÜZ LİTVANYA’DAKİ SERVER İLE TEK TEK ŞÜPHELİLERİN CEP TELEFONLARININ HARDDİSKLERİNİ NASILEL ÇABUKLUĞUİLE BULKARAYIALCEZAYI YAPTIĞINAGELMEDİKBİLE. SIRA SIRA. ADIM ADIM.

CMK'nın 135.maddesine göre yapılan iletişimin dinlenmesi ve kaydı geçmişe dönük olarak değil, geleceğe dönük olarak yapılabilir. Diğer bir ifadeyle geçmişte gerçekleşen iletişimin dinlenebilmesi, kayda alınabilmesi mümkün değildir. Ancak internet ortamında gerçekleştirilen iletişime ilişkin kayıtlar, bilgisayar kütüğünde kayıt altına alındığından, bu iletişim kayıtları hakkında CMK. madde134’teki koruma tedbiri kapsamında; arama, kopyalama ve el koyma tedbirleri uygulanabilir.


DOĞRU. MESENGER FİLAN HARDDİSKE KAYDOLUR. ÖĞRETMENLERİN EVİNİ BASIP TELEFONLARINA ELKOYABİLİRSİNİZ.BAKALIM BU İŞLEMİ LİTVANYA’YI BASIP 3 TON SERVER’A NASIL UYARLAYACAKSINIZ? 

İletişimin orjini, gideceği noktayı, tarih, zaman, boyut, süre ve temel servis tipini belirterek o iletişimin bir zincirini oluşturan bilgisayar sistemi aracılığıyla yapılan iletişim ile ilgili herhangi bir veri anlamına gelen veri trafiğinde gönderilen iletinin alıcı/alıcılarına ulaşmadan yolda iken araya girme suretiyle yani, iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması sistemi ile araya girilmesi halinde CMK 135.madde uygulanır. Bu iletiler karşı tarafta alıcının veya alıcılarının bilgisayarlarına kayıt altına alındığında, diğer bir deyişle internet ortamında gerçekleştirilen iletişime ilişkin kayıtlar bilgisayar kütüğünde kayıt altına alındığında bu iletişim kayıtları hakkında CMK'nın 134.maddesi gereğince arama, kopyalama, el koyma tedbiri uygulanır.

MİT tarafından yasal olarak elde edildiği kabul edilen dijital materyaller üzerinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talebi ile CMK 134. maddesi gereğince Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinden alınan “inceleme kopyalama ve çözümleme” kararına istinaden bilgisayar, bilgisayar kütüklerindeki iletilerin tespiti işleminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Nitekim daha önce özel görevli mahkeme başkanlığı yapan, terörle mücadele, gizli koruma tedbirleri konusunda tecrübesi olan sanık M. M. savunmasında “Bylock raporu geldiğinde buraya geldiğinde MİT'in. Çok başarılı bir çalışmadır. İstihbarat kurumunun işidir, bu yapar, yapmalıdır. Devletin güvenliği vesair. Ama oraya kadar. Ondan sonra bunu bulduğu andan itibaren Adli mercilere intikal ettirilir ve ceza yargılamasında kullanılacak şekilde mahkeme kararı alınarak usul takip edilir.” demektedir.Aslında yapılan tam da budur. MİT tarafından yasal olarak elde edildiği kabul edilen dijital materyaller Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildikten sonra adli sürecin başlatıldığı ve CMK 134.maddeye göre dijital materyaller üzerinde Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliğinden “inceleme, kopyalama ve çözümleme” kararı alınıp uygulandığı, yine Dairemizce alınan ara kararı gereğince CMK 135.maddesi uyarınca sanıkların HTS raporlarının getirilmesine karar verildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, sanıkların kullandıkları cep telefonlarının telefon numaraları ve IMEI numaraları belirtilerek bu numaralar üzerinden ByLock uygulamasına ait tespit edilen IP adreslerine kaç kere bağlandıklarının tespiti için Bilgi Teknolojileri Kurumu Başkanlığına yazılan yazıya verilen cevabi yazıda;


MİT TARAFINDAN YASAL OLARAK ELDE EDİLDİĞİ DÜŞÜNÜLEN”… BU NE YA? BİZİM KONUMUZ ZATEN MİT’İNBUNLARI ELE GEÇİRİLİŞ BİÇİMİNİ BURADA AÇMAKVE OLAYIN HUKUKİ BOYUTUNU ARTAŞTIRMAK DEĞİL MİYDİ? MİT CMK 134’E GÖRE Mİ ÇALIŞTI YOKSA MİT KANUNU MADDE 6’YA GÖRE Mİ? AŞAĞI ALIOYORUM. PUNTO KÜÇÜK.

(Ek fıkra: 3/7/2005 – 5397/3 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan görevlerin yerine getirilmesi amacıyla Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde Devlet güvenliğinin sağlanması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde MİT Müsteşarı veya yardımcısının yazılı emriyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişim tespit edilebilir, dinlenebilir, sinyal bilgileri değerlendirilebilir, kayda alınabilir. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde verilen yazılı emir, yirmidört saat içinde yetkili ve görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir derhal kaldırılır. Bu halde dinlemenin içeriğine ilişkin kayıtlar en geç on gün içinde yok edilir; durum bir tutanakla tespit olunur ve bu tutanak denetimde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir. Bu işlemler, MİT tarafından kurulan merkez veya 4.7.1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinin onuncu fıkrası hükmüne göre kurulan merkez tarafından yürütülür. (Değişik son cümle: 4/5/2007-5651/12 md.) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 135 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendinin (14) numaralı alt bendi kapsamında yapılacak dinlemeler de bu merkezler üzerinden yapılır. (1)(2)


ADAMLARIN YARASI ÇIKTI. LİTVANYA OLAYINI NE CMK 135 NE CMK 134 NE DE MİT KANUNU 6’YA DAYANDIRABİLMİŞLER. ÇÜNKÜ SON DEĞİŞİKLİKLERLE İSTİHBARİ DİNLEME ANCAK ANKARA 4. AĞIR CEZA'NIN KARARI İLE ALINABİLİYORDU.  YUKARIYA GÖRE MİT, HACK, İŞKENCE YA DA ETKİN PİŞMANLIKLA KONUŞTURMA YÖNTEMLERİNE GÖRE ALDIĞI BİLGİLERİ KANUN DIŞINDA SAKLAMIŞ. ÇOK UZUN ZAMAN SAKLAMIŞ. LİTVANYA’YAGİDİP GİTMEDİĞİ BELLİ DEĞİL. ÜSTELİK KENDİ BYLOCKÇULARINI SAVCILIĞA ŞİKAYET BİLE ETMEMİŞ, SADECE İHRAÇ ETMİŞ. 

Gelelim üçüncü ve son maddeye; 7 eski MİT'çi hakkında aynen şöyle deniliyor:
“ByLock programını kullandığı tespit edilen eski personellerden FETÖ ile irtibatlı/iltisaklı olmakla birlikte, örgüt mensubu olduklarına dair yeterli kanaat oluşmadığından haklarında suç duyurusunda bulunulmamış olup, haklarında düzenlenen soruşturma raporlarının onaylı birer örneği ve anılanların açık kimlik, irtibat ve adres bilgileri Başsavcılığınızca yapılacak değerlendirmeye esas olmak üzere ilişikte gönderilmektedir.”

BUNLARIN DIŞINDA İŞ BU KARARDA 215.000 BYLOCK KULLANICISINDAN BAHSEDİLİYOR. TUTUKLU KİŞİ SAYISI 50.400 KİŞİ. BUNLARIN KAÇI BYLOCK SEBEBİYLE TUTUKLU BİLEMİYORUZ. HEPSİ BYLOCK OLSA BİLE ELİNİ KOLUNU SALLAYAN 165.000 TERÖRİSTTEN BAHSEDİYORUZ DEMEKTİR. AÇIKÇASI TEDHİŞ TERÖR ŞİDDET EYLEMLERİNE BULAŞMIŞ BİR ÖRGÜTÜN BU KADARI DIŞARIDAYKEN RAHAT YÜRÜYEMİYORUZ. 

6 Haziran 2017 Salı

Allah Senin Belanı Versin Mustafa Orman

(Yazı şahsi kin gütme yazılarından biridir, edebiyatla alakası yoktur. Şahıs, açlık grevleri için imza toplarken benden imza istememiştir, twitterda bir yazışmada benim değersiz bir edebiyatçı olduğumu söylemiştir. Şahsi bir kin gütme yazısı olduğu için nefsimden bazı şeyler karışacaktır metne, çok da şe etmeyin.)

Merhaba dostlar. Öncelikle ramazan-ı şerifinizi kutlar hepinize sağlık dilerim. İfşa yazılarımın bu kaçıncısıdır bilemem ama uzun bir ara verdiğimi düşünüyorum. Ben, yazılarıma ara verince piyasa gittikçe daha çok şımarıyor, düzey ve düzen perişan bir hale geliyor. Metnin kalitesi üzerine kalem oynatılabilecek mecraların hepsi çöp durumda. Kitap ekleri, tezler, dergi sayfaları hepsi çöp. Bu adi herifler twitterı bile birbirine yaltaklanma mecrası haline getirdi. Kimse kimseye laf sokamıyor. Fakat benim illetim, bir gün en yakınıma kadar tesir edecek illetim blogumda çeşitli insanlara bulaşacak, bulaşmaya devam ediyor.

Mustafa Orman’ın ilk öykü kitabı Derdin İncinmesin 2016 yılında Everest Yayınları’ndan çıktı. Mustafa Orman’ı İzafi Dergisi’nden tanıyoruz, hani şu az basılan az dağıtılan az çıkan ve altıncı yedinci sayısında kapanan ama içeriği Notos, Hürriyet Gösteri gibi olan çöp dergi. Merkeze oynayan bir taşra dergisi, ekip kurmak için değil de kurulmuş bir çeteye dâhil olma aracı/ makinesi olarak dizayn edilen garip yapı. Antik dünyada kültür dünyasına dahil olmak için twitter hesabı açıp bioya yazar yazıp entel kişilere menşın atmak bu şekilde yapılıyormuş demek, şimdi taşları yerine oturtuyorum. Neyse, adam bir dergi çıkardı. Dergi kimseyi yazar etmedi. Dergi kapandı. Kimse de ah şöyle bir dergi vardı keşke kapanmasa demedi. Demek ki çöpmüş. Neyse. Gelelim Derdin İncinmesin’in metin olarak değerine. Bir kere, Derdin İncinmesin’de bırakın öyküyü, öyküye yaklaşabilecek, öykümsü diyebileceğimiz tek bir paragraf dahi bulunmamaktadır. Bütün kitabın mantık hataları, maddi hatalar, cahilliklerle malul olmasını atlayıp söylüyorum bunu. Mustafa Orman Türkçe bilmiyor. Bunun yanında kullandığı dil, sözdizimi vs şeyler metni okuyanda bir tiksinti oluşturuyor. Hemen örnek verebilirim 69. Sayfadan: ‘’Merdivenlerden artarak gelen ayakkabı seslerini dinledim. Zil çalınca ne yapacağımı bilemedim bir an. Sigarayı küllüğe bastırıp söndürdüm, perdeyi açtım, masanın üzerindeki boş kirli bardakları mutfağa bırakıp kapıya yöneldim. Kapının kolunu avuçlarımın içine alır almaz, kolu aşağı çektim. Yüzümün içine tomar tomar düşen çimen yeşili gözleri, derinime kırbaçlar vurarak yanaklarımda öbek öbek kırmızı elmalar toplattı.” Beni ve yazılarımı tanıyanlar bu metnin neresiyle dalga geçeceğimi çok iyi bilir. Evet, haklısınız. Fakat burada bana has bir aşağılama yöntemini bile uygulayacak kadar Türkçe yok. Yüzümün içine tomar tomar düşen çimen yeşili gözleri, derinime kırbaçlar vurarak yanaklarımda öbek öbek kırmızı elmalar toplattı’nın yapaylığından, gereksizliğinden, komikliğinden bahsetmeden evvel skandalların altını çizmek gerek: Merdivenden artarak gelen ayakkabı sesleri gibi bir cümle kurmak bir kişinin eğitim seviyesini vermezden önce, o kişinin daha önce herhangi bir öykü okumadığını gösterir bize. Ayakkabı sesleri değildir o, ayak sesleridir. Ve gelen bir kişi ise ayak sesleri artarak gelmez, yaklaşır: Merdivenden yaklaşan ayak sesleri’dir bu cümlenin doğrusu. Sigara küllüğe bastırılıp söndürülmez. Ya küllüğe bastırılır, ya da söndürülür. Masanın üzerindeki boş kirli bardaklar olmaz, kirli bardaklar olur, kirli bardak zaten boştur, yarım olsa bile burada vurgu bardağın kirliliğinde, kaldırılıp götürüleceğinde olduğu için biz sanatçılar hem boş hem kirli demeyiz. Çünkü ilkokulda Türkçe derleri almışızdır biz sanatçılar.  Kapının kolu avuçların içine alınmaz, kapı kolları tek avuca sığacak büyüklükte yapılmıştır, avucun içine alınır. Sonraki tasvirli cümleyi zaten aşağılamaya gerek yok diye düşünüyordum. Alıntıladığım metni sesli olarak üç kere okuyan bir insanın birkaç gün okumak ve yazmaktan tiksineceği garantisi tarafımca verilmektedir.

9 Mayıs 2017 Salı

61. Gün

siz bi zaman çiçekleri
içlerinde eski çiçekler açtıracak
kadar derin
kadar sanki dünyaya hiç gelmemiş
gibi mi koklardınız?

kararname hükmünde kader diyeceklerdir
çok çalışan bir insanın cenazesinde
düş gücü çok üzülmüş diğer ölmeyenler gibi
artık cevaplardan oluşuyorsunuz
cevap oldunuz

yüksel cadde alfabesiyle ihraç
yazılı dile gelmiyor
siz bir zaman çocuklara
içlerinde eski çocuklar doğuracak
kadar derin
sorular mı sorardınız?

biz diğer ölmeyenleriz
bu şekilde gelebiliyoruz dile
dertlerimiz küçücük

16 Nisan 2017 Pazar

Neden Hayır Diyoruz

Merhaba. Anayasa değişikliği için bugün yapılacak halk oylaması öncesinde aslen dolandırıldığımızı düşünüyorum. Yani genel olarak dolandırılıyor oluşumuza ek olarak bugün abartılı bir şekilde dolandırılıyoruz. Bu oylama dolandırıcılığın bir parçası. Son parçası. Bunu iki yerden anlıyoruz. Birincisi: Anayasa değişikliği için sorulan her soruda, AKP vekilleri ve düşünürleri 15 Temmuz demektedir. Şehitlerimiz demektedir. Fakat 15 Temmuz’un ne olduğunu da bir türlü açıklamamaktadırlar. İfadeye çağrılan kahramanlar ifade vermeye gitmemiştir. 15 Temmuz’da ölenler ne uğruna ölmüştür, bilemiyoruz. Bir anayasa değişikliği darbeler olmasın diye yapılacaksa yine bir darbe anayasası olan mevcut 1982 anayasası bir kere temelden ele alınıp değerlendirilmelidir. Darbe anayasasının üstüne darbe anayasası yapmak mantıklı değil. Üstelik değişikliklerin sadece bir kişinin yetkilerini arttırmak olduğunu düşündüğümüzde bu değerlendirme zaruridir. İkincisi: Bu anayasayı yapan şahıslar belli değildir. Anayasayı yapan şahıslar henüz bir muamma çözülmeden, peşinden toplumsal sözleşme hazırlamışlardır. 15 Temmuz muamma olarak kaldığı için imza atacağımız şey sözleşmeden daha çok bir senet hükmündedir. Metindeki tek kişiyi güçlendirme ve yargılamasız kılma, 15 Temmuz muammasının çözümü ihtimaline karşı alınmış bir önlemdir. Sadece “kandırıldık” diyerek özür dileme yüzsüzlüğünü gösteren siyasiler için “öyle olması gerekiyordu” özrünü yasallaştırma projesidir. Dolayısı ile vereceğiniz Hayır’ı bu kolpa sözleşmeye/ paçavraya Evet’in mukabili değil, sandığa getirilen şeyin asıl anlamına, bu dolandırıcılığın teşebbüs halinde kalmasına ve 15 Temmuz kurbanlarına ve geride kalan yakınlarına hürmet için vereceğinizi düşününüz. Dik baktığımızda, elbette ulus devlet sorunlarını törpüleyecek, darbe anayasasının manasız kurumlarını ilga edecek, yeni kurumlar tahsis edecek hoş bir anayasa/toplumsal sözleşme bize lazımdır. Fakat bu metnin, bu dolandırıcılarla, karanlık adamlarla oluşturulması imkân dışıdır. 

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...