Bir Anadolu kasabasına tayini çıkan genç savcının iyi bir insan olma ihtimali rejim tarafından yok edilmiştir diyeceğim ama cümle çok yanlış olacak. Cümle, son on yılda elimize gelen metinlerdeki bariz hatalardan biri olan iki cümlenin yanlış kaynaştırılmasını ihtiva ediyor. Mezkûr genç savcının iyi bir insan olma ihtimali yoktur dedikten sonra çünkü demek gerekir, çünkü rejim iyi savcı yetiştiremez. Yok edilen ihtimal değildir yani, savcının kendisidir. Emin Alper’in Kurak Günler’deki Emre karakteri (Selahattin Paşalı) bu anlamda tıpkı bu yazının girişindeki şovumun okura yaşattığı duygu gibi zorlama geldi birazcık.
Toplum, savcı adayına hukuk okuduğu günlerden itibaren savcı
olunca istediği kişiyi evinden alabileceğini, asabileceğini, kesebileceğini
öğütler. Hukuk öğrencisinin arkadaşları iğrenç bir rekabete girer onunla. Aile
başka şarlatanlıklar peşine düşer. Savcılık sınavlarında ve mülakatlarında
torpil ararken onurundan ve şerefinden edilir aday. Hukuk teorisi ile Ortadoğu
pratiği arasında çatlak gördükçe omurga sorunları başlar. Bir süre sonra
aldırır omurgalarını. Başsavcının, adalet bakanlığının, adliyeye gelen siyah
gözlüklülerin emir eri olur. Adliyedeki
dalkavuklar zehirler hukukçu bireyi ve filmdeki gibi bir kasabaya düştüğünde
(kasabalarda savcı olmaz, en az ilçe olması gerekir savcı atanması için) en
azından maaşından olmamak ve daha iğrenç bir köye sürülmemek için polisle,
suçlularla, belediye başkanlarıyla, hâkimlerle, askerle, jandarmayla,
işbirlikçiliği yapar.
Günümüzde bir savcının, filmdeki gibi, “biz devleti temsil
ediyoruz, yakışır mı bir savcıya böyle davranmak” şeklinde özetlenebilen
sözleri sarf etmesi imkânsızdır. Emin Alper gibi bir yönetmenin, authorün
burada bir karikatür çizdiği sonucunu çıkartacak çok sağlam bir delil var
elimizde. Abluka’yı yazıp yöneten
biri T.C.’de böyle bir savcı olamayacağını çok iyi bilir. Rejimin çoktan hukuk
devleti olmaktan çıktığını, anayasadan kaynaklı ülküleri savunan bir tane bile
memurun kalmadığından haberdardır. Bu anlamda savcı karakteri ütopik bir
karakter. Bununla birlikte filmin avlanma, linç teşebbüsü, tecavüz ve benzeri
sahneleri ürkütücü ve distopik.
Belediye başkanları kötüdür, oğulları daha kötüdür, hele bu
oğullar avukatsa en berbatıdır, kasabaya su getirmenin daima ucuz bir yolu
vardır, meraklı gazeteciler çok meraklı ve çok güzlüklüdür, halkın en güvenilir
sözcüleri fare zehri hizmeti sunan çocuklardır, uyuşturucu hap hafıza kaybı
yapar, idealist savcı melektir gibi birçok klişe bu filme hatayla doldurulmuş
gibi gelmedi bana yani. İkna olmadım bunların sehven, toylukla yerleştirildiğine.
Büyülü Gerçekçilik Hükmünde Metafornameler gibi algıladım açıkçası. Alper,
elindeki klişelere ne uygun diyalogları, oyuncuları, oyunculukları, mekânları
intihap etmiş. Ya oyunculardan biri ya da birkaçı, Haluk Bilginer, Tamer
Karadağlı (belediye başkanının tohumluk oğlu rolüne nasıl yakışırdı), Ercan
Kesal olsaydı. Gerçi Ercan Kesal’lık rol yoktu çok şükür. Hadi son şakam,
belediye başkanı Settar Tanrıöğen olsaydı ne yapardık. Ya tecavüze uğrayan
çingeneyi Cemre Ebüzziya canlandırsaydı (bu çok isabet etmedi ama siz ne
dediğimi anladınız) nasıl atlatırdık yaşayacağımız travmayı.
Anlatıda, kurmacada önemli olan hikâye değildir. Nasıl
anlatıldığı da önemli değildir. Bu işlerde son yıllarda önemli olan tek şey:
Neyi nasıl anlattığını eserde gizlemektir. Bu ancak ve ancak üslubun, içeriği
akşam yemeğine çıkarmasıyla gerçekleşebilir. Filmin Özetini aşağıda
paylaşıyorum.
*Çiçeği burnunda bir savcı olan Emre'nin tayini Yanıklar
kasabasına çıkar. İşini büyük bir ciddiyetle yapmaya çalışan Emre, Belediye
Başkanı Selim Bey ve kasaba halkı tarafından saygıyla karşılanır. Yer altı
suyunun kullanılması çevre kurulları ve mahkemelerce yasaklanması kasabada
ciddi bir sorun yaratır. Selim Bey de büyük borularla yer altı sularını
kasabaya bağlayacak olan büyük projesini hayata geçirmeye çalışır. Ancak Selim,
yerel bir gazete sahibi olan Murat başta olmak üzere ciddi bir muhalefetle
karşı karşıya kalır. Murat, Emre'yi belediye başkanına karşı kışkırtmaya
çalışsa da Emre olaylara temkinli yaklaşır. Kısa bir süre sonra yapılacak olan
yerel seçimlerde taraf olmaktan kaçınmaya çalışan Emre, ona karşı yükselen
sesler sonucu kendisini zor bir durumun içinde bulur. Çok geçmeden Emre, bir
kısır döngü içine hapsolur.
Cihat Duman, Kafkaokur Dergisi, Ocak 2023