Bu Blogda Ara

24 Ocak 2024 Çarşamba

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır.

İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye devam ediyorlar. 300 yıl evvel okuma yazma oranı azdı ama bilen herkesin elinde şimdiki telefonlara benzer ucuz romanlar vardı. Bunların arasında şimdilerde kanonda yer alan büyük eserler de yok değildi. Kitap (roman) okumayı bırakmak insanın hikâyeye verdiği değerin azaldığını gösterir. Bu yüzden hikâyeniz ne kadar güçlü ve orijinal olursa olsun Netflix insanların Serenay’ı dikizlemek istediğini bilir ve Serenay o ara meşgulse hikâyenizi filmleştirmez. Netflix, reklamcılar, pazarlamacılar, bankacılar her zaman yazarlardan, yönetmenlerden, senaristlerden kuvvetlidir. Ve zekidir. Ve ahlaklıdır. Mevsimi geldiğinde karpuz satarsın. Mevsimi bitince tezgâhta balık satmaya devam edersin. Böyle çok balıkçı olduğunu biliyorsunuzdur eğer dikkat bahşedilmiş şanslı bir piçseniz. Sinemada hikâye denince aklıma porno filmler geliyor. Siz olay görmek için meseleye dalıyorsunuz bir bakmışsınız arkadaşlar muhabbet ediyor. Siz altın vuruşa kadar en azından inandırıcı bir sebep olsun diye konu istiyorsunuz bir bakmışsınız olay başlamış. Konusuz dümdüz başlamış. Diyalog ve konu gibi şeyleri yerli yerinde kullanarak tartışabilmek için porno filmler adeta biçilmiş kaftandır. Yeterince boşluk varsa –ki muhakkak oluyor- hiçbir porno film başarısız sayılmaz. 

Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği son filmi Kuru Otlar Üstüne filmini izlerken artık karakteristik diyebileceğimiz uzun ve kitabi diyalogları hatırlayınca yukarıdaki gibi girmiş bulundum yazıya. Öncelikle bir olay yok filmde. Bu yüzden de diyaloglar var. Filmin konusu da var sayılmaz. Öce beğendiğim şeyleri kısaca sıralayayım sonra elbette bir konusu olan bu yazının devamını yazayım. Film, karakterler ve fizyonomileri bağlamında dünya sinemasında ilk beşe girebilecek bir film. Oyuncu seçimini kim yaptıysa muhakkak insanı bilen biri. Bu seçimi yapan kişinin ressam olmasını isterdim çünkü ressamlar çizgilerini, çizdiği kişilerin ruhlarıyla doldurabilen insanlardır. Filmin en dikkat çeken özelliği bu bence. Bunu araştırmıyorum, bakıp söylersiniz bana. Ve seçilen oyuncular çok iyi yönetilmiş. Ve sekanslar harika. Sinemadan beklenen hazzı taşıyor gözlere. Görüntü yönetmeni de hakkını veriyor aldığı paranın. Gelelim hikâyeye.

Doğudaki bir köyde iki öğretmenin ev arkadaşlığı mı anlatılıyor, bunların bir ya da iki (gerçekten de kaç öğrenci ile başları belada) kız öğrenci ile sorunları mı anlatılıyor, sonradan bacağını kaybetmiş bir kadının cinsel varoluş hikâyesi mi anlatılıyor ben tam anlamadım. Köy niye doğuda? Niye karlar altında. Bu bir değil, iki değil NBC kardan ne zaman bıkacak. Yani bu karlı coğrafyaların bu hikâyelere hizmeti nedir? Manzara fotoğrafçılığı sinemadan farklı bir şey değil mi? Sinema hareketli fotoğraf olduğu için temel fotoğraftan biraz uzaklaşmalı diye düşünüyorum. En azından siyah beyaz fotoğrafçılıktan biraz uzaklaşsın artık sinema. Renkli bir şeyler göstersin bize bu insta çağında. Ana karakter herkesle arası iyi olan narsist bir orospuçocuğu. Türkiye’de bunlardan tam 20 milyon adet erkek var. Ödüllü kadın karakter devrimci olduğu için bacağını kaybetmiş merhametli bir öğretmen. Ve bu karakterin ana karakterle bacağını kaybetmiş merhametli bir öğretmen olarak temasının hikayeye ne kattığı belli değil. Şöyle diyorum bak: Bu olay gerçekten yaşansaydı aynen böyle olurdu. Ve sanat aynen böyle olacak durumlarda olayı aynen böyle olmayacak bir yere çekecek yeterli gerekçeye sahip olan yapıdır. Sanat elbette hakikatin peşine düşmeli ama onu yakalamak istememelidir. Filmi izleyenler için söylemek gerekirse ben melodramı savunmuyorum ama kadın karaktere araba aldırmaktan daha fazlası yapılabilirdi. Ya da üçgen kurulan sahnede ciddi bir katharsise şartlar müsaitti. Bu kez de şok sineması taraftarı olduğum düşünülmesin. Arınma, seyirciyi doyurma meraklısı değilim. Sadece şunun olmasını istemiyorum: 3 saat film izletmek için tanzim edilen kurgusal iskelet her yan hikâyeciğin ağırlığını taşıyamıyor. Veteriner, haşarı Kürt, ampüte kadın, tayin, eğitimsen, atari oynayan jandarma komutanı. Öğrencilerin şikayeti milli eğitim yerine aha bu atarici komutana gitseydi o zaman görürdük şenliği. Bebek uyandı. Yarım saatte bu kadar yazabildim. Saygılar.            

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...