Baba olmayı reddettiğim için insan yavrusu üzerine
çalışmalarda teorik bir alanda sıkışıp kaldım. Fakat yakınlarımın yavrularını
incelediğimde beni oldukça şaşırtan bir şey var. Yavrular bir makineyi ellerine
alıp verili şekillerden, grafiklerden hareketle yutup kanalına girip çizgi film
açabiliyorlar, arada oyuncak reklamları girince o oyuncakları talep
edebiliyorlar. Bu yavrular ya deneye deneye alışıyor kendi hazlarını giderecek
kanallara girmeyi ya da bir kere öğretiliyor, sonrasında devam ediyorlar.
Ebeveynler bunların elinde tablet, telefon ne buldularsa veriyorlar. Meşgul
edilmemek için çocuklarını meşgul ediyorlar. Öyle spastik bir nesil yetişiyor
işte. Eğitilmez, eroin tüccarı, kâtıl bir nesil.
Ot, bok, kafa dergilerine baktığımızda bu dergilerin
tasarımlarının neredeyse birbirleriyle aynı olduğunu görürüz. Hepsinde sayfanın
orta yerinde yuvarlak manşet içine yazılmış aforizmalar vardır. Bu aforizmalar
o yazıdan rastgele seçilmiş cümlelerdir. Japon bayrağını anımsatan o şey, grafikerlerin
adını bildiği o şey, o çerçeve işte, spot mu diyorlar ne? İçine yazı
yazılabilecek kadar ekonomik değil. Altta ve üstte boşluklar/israflar oluyor ve
sayfanın genel yapısını bozuyor. Ama dur bakalım, bozsun. Çıkaranlar onu
istiyor, tam estetik bir nesne satışlarını etkiliyor çünkü.
Ensar Vakfı’nı bilirsiniz, çocuklara tecavüz edenlerin hocalık
yaptığı vakıf. Karaman meselesini duymuşsunuzdur. Öğretici konumunda olan
persona, öğrenciye bilgiden başka travma da veriyor. Mahvediyor.
Otomobil dergilerinde birçok farklı görüşte ünlü kişilik bir
araya gelmekte ve hatıralarını yazmaktadırlar. Bunların birçoğu bizim
arkadaşımızdır. Özellikle yazar olanları tanıyoruz. Kitapları var. Bir kısmı
ise bu dergilerde yazmanın bir itibar verdiği inancını taşıyor. Yazısı otomobil
dergisinde çıkan bir genç, bunu CV’sine ekleyebiliyor. Bu dergilerde yazmanın
onun tanınırlığına, tasdikine bir karine teşkil ettiğini düşünüyor. Yayınevi
sahipleri ise yazarlarının bu dergilere olmasını satışa kesinlikle olumlu
yansıyacağını düşünüyor. Bu yazarlar ve şarkıcılar, otomobil meraklıları
birbirlerinin çevresini birbirlerine açıyormuş sanırım.
Otomobil dergilerini okuyanlar kimler. Benim etrafımda bu
dergileri okuyan kimse yok. Kitapçılarda bazen bekleyip bu dergilere kimlerin
el uzattığını inceliyorum. Liseliler, üniversiteliler, beyaz yakalılar. Yani
kısaca kifayetsiz muhterisler, olmamışlar, boşluğa düşenler, regli gecikenler,
ve saire ve saire. Kimisi sevdiği bir yazarı takip etmek için diğer yazarlara
da katlanmak zorunda kalıyor kimisi içinde bulunduğu toplulukta saygı görmek
için bu dergileri elinde taşıyor. Kimisi de gerçekten aptal, bütün o perişan
hatıraları, o kötü cümlelerle kurulmuş bayat metinleri büyük bir zevkle okuyor.
Daha önce ne yazmışım twittera? Bu dergilerin olması ve
okunması bizim gibi kaliteli insanlar için bir paratoner vazifesi görüyordu. Alemin
gerizekâlıları bu gübrelere üşüşüyor. Sineklik takmadan yaşayabiliyoruz
hanemizde. İkinci olarak dergicilik yaptığımız zamanlardaki bir şikayetimizi
hatırlatmıştım: Dergi çıkarmak da biz sanatçılara kaldı ise sanatımızı nasıl
üreteceğiz? Enden birileri dergi çıkarmıyor da bize sadece yazmak kalmıyor?
Şimdi bu oldu işte, birileri dergi çıkarıyor ve azı sanatçılar burada yazıyor.
Oh mis.
Değil lan öyle. Bunlar çocuklara tecavüz ediyorlar çocuklara. Her ne kadar bize
bir yazarı zararı yoksa da bu işlerin, bunlar bizim çocuklarımızı sikiyorlar. Bunlar
bir nesli soysuzlaştırıyor. Ve yıllar sonra bize patlayacak bunların
yetiştirdiği kitlenin şimdiki potansiyel tehlikesi. Dolayısı ise benim önerim,
yüksek entelijansiyaya önerim yani: Buralarda yazan yazarları cezalandırmak.
Bir itibarsızlaştırma kampanyası yapabiliriz. Gerçek ya da sanal isimlerle
sürekli taarruz altında bırakabiliriz. Çünkü dergiyi çıkaranlar zaten arsızdır,
işçi hakları ile ilgili yazı yazdırır, grafikerinin parasını vermez, kafesinde
çalıştırdığı garsonun haftalığını ondan esirger. Bunların cezai ehliyeti
yoktur. Bizim işimiz yazarlara saldırmak olmalıdır.
Tekrar etmek gerekir. Bir kifayetsiz muhteris gibi bu
dergilere kıskançlığımı, gereksiz libidomu yönlendirmiyorum. Bu dergileri
eleştirmek de kültür endüstrisi çerçevesinde bize aykırı onların ekmeğine bal süren
bir şey. Orası ayrı. Ağır kelimelerle anlatmayınca anlayamıyorlar, herkes bir kişiyi o
dergilerden kurtarsın. Pezevenklerin elinden alsın sevdiğini. Amacımız budur.
Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder