Şiirim ilk kez Varlık Dergisi'nde
yayımlandığında, gençken, Mephisto'da görmüştüm. İlk kez
şiir yayımlıyordum. 2006 olması gerekiyor. O şiiri sonra
kitaplarıma almadım. Cadde boyu sevinçle koşmuştum. Tasdik
edilmiştim. Param olmadığı için dergiyi satın alamamıştım.
Ev arkadaşım sonra dergiyi alıp hediye etmişti. Platonik aşkına
para karşılığı şiir yazdığım ev arkadaşım. Şimdi savcı.
Ara sıra telefon açıp beni aşağılıyor. Yılmaz Erdoğan'ın
filmi Kelebeğin Rüyası'nda böyle bir sahne var. Sene 1941.
Rüşdü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'nun şiirleri yayımlanmıyor.
Parasızlar. Veremler. Aynı kıza aaşıklar. Sonra bir gün
ikisinin de şiirleri çıkıyor Varlık'ta. Seviniyorlar.
Veremi bile unutuyorlar. Aşkı unutuyorlar. O sırada, arka koltukta
oturan çiftin kadın olanından ses geliyor: Nooluyo yani, şiiri
çıkınca para mı veriyorlar? Ben ağladım sinemada. Film çok
güzel diye değil. Aynı sahne Semih Kaplanoğlu'nun Süt
filminde vardı. Yusuf, şiiri çıktığı için sevinçten
koşuyordu. Sevinçten koşmak. Şiir böyle bir şey: Sevinçten
Koşmak.
Bu Blogda Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.
Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...
-
(Yazı şahsi kin gütme yazılarından biridir, edebiyatla alakası yoktur. Şahıs, açlık grevleri için imza toplarken benden imza istememiştir...
-
Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...
-
Canınız ferahlamak istiyor ve şiirlerinizi paylaşmak zorunda kalanları kontrol ediyorsunuz. Adınızı yazıp aratıyorsunuz. Hangi dizelerin ins...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder