Rüşdü ve Ozan’a abi
kerhaneye gidelim mi, Karaköy’e? dedim, hemen kabul ettiler hızlı hızlı
ilerledik. Ben Narmanlı Han’ın girişindeki iddia bayisinden kupon yaptım.
Beşiktaş alacak, Konya-Erciyes berabere ve Dortmund-Münih üst. Yüksek
kaldırımdan aşağı süzüldük. Kıyafetlerimiz kerhaneye gitmek için uygun değildi.
Mesela Rüşdü renkli pantolon giymişti, kafasında fötr ve sırtında bez çanta. Kerhaneyi
paralı aşk için değil, şekil olsun diye ziyaret ettiğimiz anlaşılabilirdi. Bu
anlayış hem halkı hem aşk işçilerini hem de güvenliği rahatsız eder. Abi şu
adamı durdurun giysilerini kiralayalım dedim, kumaş pantolon, kundura sivri
burun ayakkabı, gömlek ve ceket. Şaka şaka. Eski adı Zürafa olan Alageyik sokağa
girdik. Kapıya yanaştık, kapıda bir adet
vücut araması yapan güvenlik görevlisi ve öten alet var. Rüşdü öttü. Sonra ben
öttüm. Güvenlik emir verir gibi bana elini cebinden çıkart dedi. Metal eşya
var. Sen kime emir veriyosun ya dedim sen kimsin! Elinizi çıkartır mısınız
diyceksin der demez Rüşdü atladı, sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun,
çıkarim mi kimliği? dedi. Herifler zaten bizden kıllanmış, ya böyle intihar
teşebbüsü olur mu ya? Katillerimiz pezevenk olacaktı. Yani bizi öldürdükleri
için pezevenk unvanı almak değil, zaten pezevenkler bi de bizim katillerimiz
olacaklardı. Korktum ama susmadım çünkü aramızda masum var: Ozan. Çantayla
giremezsiniz diyince Rüşdü ben girmiyorum dedi. Ben de Ozan ile girdim.
Sokak gibi. İki sokak var Y şeklinde. Sağ sokaktan ilerledik içerde 50 erkek var. Bi şeylere bakıyorlar. Aynı tip giyinmişler. Daha evvel kerhaneye gitmediyseniz bu giyiniş biçimini tahayyül edemezsiniz. Sokağın sağındaki 2-3 katlı apartman gibi şeyin kapısında duran iki kadından biri bıyıklı bakar mısın dedi. Baktım. Çıplaktı. Üzerinde bikini vardı. Allah Allah dedim burası plaj mı? Yanlış mı geldik Ozan ne oluyor. Efendim dedim. Dudaklarından öpebilir miyim dedi. O an mühimullah bir hakikatin çarptırıldığını anladım. Hani aşk işçileri dudaktan öptürmezlerdi. Böyle anlatılırdı. Bunu haykırmak istedim ama korkmuştum. İlerleyelim bebeğim, dönüşte öpüşürüz dedim. Bekliyorum dedi. İlerledik bu kez sokağın sol tarafında bir kadın hey sakallı dedi Ozan’a. Yaklaşsana. Ozan yaklaşmadı. Zaten korkuyoruz. Buraya neden geldiğimiz anlaşılacak diye. İlerledik. Ve sol tarafta kediler için dökülmüş kedi mamasına 20-25 tane kumrunun konduğunu, otladığını gördük. Kerhane kumruları, kerhane kedileri. O an İstanbul’da olduğumu, şiir diye bir şeyin olduğunu anladım. Devamı yarın.
Sokak gibi. İki sokak var Y şeklinde. Sağ sokaktan ilerledik içerde 50 erkek var. Bi şeylere bakıyorlar. Aynı tip giyinmişler. Daha evvel kerhaneye gitmediyseniz bu giyiniş biçimini tahayyül edemezsiniz. Sokağın sağındaki 2-3 katlı apartman gibi şeyin kapısında duran iki kadından biri bıyıklı bakar mısın dedi. Baktım. Çıplaktı. Üzerinde bikini vardı. Allah Allah dedim burası plaj mı? Yanlış mı geldik Ozan ne oluyor. Efendim dedim. Dudaklarından öpebilir miyim dedi. O an mühimullah bir hakikatin çarptırıldığını anladım. Hani aşk işçileri dudaktan öptürmezlerdi. Böyle anlatılırdı. Bunu haykırmak istedim ama korkmuştum. İlerleyelim bebeğim, dönüşte öpüşürüz dedim. Bekliyorum dedi. İlerledik bu kez sokağın sol tarafında bir kadın hey sakallı dedi Ozan’a. Yaklaşsana. Ozan yaklaşmadı. Zaten korkuyoruz. Buraya neden geldiğimiz anlaşılacak diye. İlerledik. Ve sol tarafta kediler için dökülmüş kedi mamasına 20-25 tane kumrunun konduğunu, otladığını gördük. Kerhane kumruları, kerhane kedileri. O an İstanbul’da olduğumu, şiir diye bir şeyin olduğunu anladım. Devamı yarın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder