Bu Blogda Ara

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Soma Ülkesini İşgal Eden Zalimin Dilinden Öykü

Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum. Hareket varlıktır. Hareket berekettir. Bana kahvaltı hazırlama hareketlerini çok severim. Benim kirlettiğim bulaşıkların, bulaşık yıkamayı sağlayan hareketlerle temiz hale getirilmesi beni zevkten dört köşe yapıyor. Varlığıma varlık katıyor. Benim yaptığım herhangi bir hareket (kendi yararıma bile olsa) vücudumda yıkıma sebebiyet veriyor. Oksijen kana çakılıyor. Daha çok yemek yiyorum. Sonra pisliyorum ve bu da beni yoruyor. Önceleri kardeşlerimi sömürüyordum, gücüm yalnızca onlara yetiyordu çünkü. Sonra büyüdüm. 1984 yılında Soma’da kömür işletmesi kurdum. Devlet bizleri çok sever. Kız alıp vermişliğimiz vardır. Ricamı kırmadı. Soma ülkesine ait toprakları bana sattı. 100.000 kişiyi aç bıraktık. 100.000 kişiyi oraya hapsettik. Ektikleri toprağı zehirledik. Ağaçları yemesinler diye kestik. Sularına cahillik kattık. Eğer ölseler gömemeyecektik. Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum. Hele birden fazla insanın hareketi... Ah, hareket. Bedenin makineleşmesi. Makinenin bedeni yutması, simgesel değiş tokuş. 100.000 kişi ölmek üzereyken anlaştık. Onlar benim için hareket edeceklerdi ben de onları besleyecektim. Ben onları besleyecektim onlar yiyip içecek, barınacak ve çiftleşecekti, çiftleşip çoğalacaktı. Doğan çocuklarının hayallerini kısırlaştıracaklardı. Ben de devletten 10 Kuruş’a aldığım soma ülkesinin topraklarını tekrar devlete satacaktım, 1000 Kuruş’a. Bunun için bir sürü mühendis tuttum, yoksa hareket edebilirdim. Hareketimi sıfıra indirmeye çok yaklaştım. Soma ülkesinin bankasına faizle para yatırdım. Banka benim paramı kullanarak soma ülkesindeki kölelere ev sattı, düğün masrafı sattı, oradan da kazandım. Hiç hareket etmeden, danışmanlarımla. Çocuklar doğdu, büyüyüp madende çalışmak dışında bir hayal kurmaları engellendi. Eve ekmek getirme kutlamaları yapan ergenlerin partilerinde onlara ağlayarak özendiler. Büyümek, sigara içmeye heveslenmek, baret ve ışıl ışıl baret lambalarına… Çocuklar hızla büyüyor, babalar hızla yaşlanıyordu. Aralarından 10.000 kişiyi seçip bana verdiler, 10.000 kölem vardı. Onlara 1.000 TL para verdim. Verebileceğimin en azını vermeye çalıştım, bu konuda elimden gelenin en azını yapmak zorundaydım. Aylık 10 trilyon maaş zararım oldu. Buna devamlı üzülmüşümdür. Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum. 10 trilyona neler yapılmaz ki, yeni bir maden dükkânı için bakana rüşvet bile verilebilirdi bu parayla, boşa gidiyor. Kira, ev kredisi, sigara, mutfak masraflarını çıkardıktan sonra köleye 1 kuruş bile kalmamalıydı. Yoksa onları biriktirip beni öldürecek silahlar yapabilirlerdi. İmam sağ olsun, imam onları kandırdı, faizi harammış gibi gösterdi ha ha ha. Köleler tevekkülü de çok sever, kıramadığı putun elini öpmeyi sever, putu yanlış öptüler, ben de hep yanlış öpmüşümdür putları. Kömür köleleri az yaşar, biz ak insanlardan 10-15 yıl daha erken ölürler. Çalışma şartları bunu gerektiriyor. Bunun için de çoğalmaları, en az 3 çocuk yapmaları gerekir. Rica ettim, kral buyurdu, doğumhanelerde anneler kanadı. Daha fazla kazanmam gerekiyordu, çareler aradım, oturup geceleri ağladım. Küresel teknikler buldum, forumlarda bana yol gösterdiler. Makine sayısını azalttım, köleleri daha fazla kömür çıkarmaları için zehirlenme riski olan bölgelerde çalıştırdım, güvenlik önlemleri için yapılması gereken harcamaları sıfırladım, sendika yöneticilerini kendim atayıp isyan olasılığını bitirdim. Bunları hiç hareket etmeden yaptım. Bazen sadece ağzım oynadı. Ama kafam hep çalıştı. Kafam bir fil müddeti çalıştı. Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum. Hareket varlıktır. Kafamın çalışması ile hareket arasında bağ yok. Bunu düşünemiyorum. Aynı maaşı Diyarbakır’daki mevsimlik köleler, Bağcılar’daki tekstil atölyeleri köleleri, organize sanayisinde çırak köleler de alıyor. Ama bizim köleler gibi 8 saat karanlıkta ve her an ölme tehlikesiyle karşı karşıya değiller. Böyle de bir adaletsizlik var. Onların daha az para almaları gerekmez miydi?

13 Mayıs 2014 tarihinde aralarında 1.200 lira maaş alanların çoğunlukta bulunduğu bir grup köle içerdeyken yangın çıktı. Haberi aldığımda çok sevindim. Ölenlerin yerine 900 liraya çalıştırabileceğimiz gençleri alabilecektik. 301 tane köle öldü. Yakınları bizden tazminat alamasın diye Soma Ülkesindeki tüm avukatları devlete tutuklattırdım. İmama rica ettim kader getirdi diğer dünyadan, krala rica ettim halkın bir kısmını yumrukladı, yaraladı, korkuttu. Şimdi et yiyorum, şampanya içiyorum. Düşünüyorum. Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum. Hareket varlıktır. Buna emek diyenler de var sanırım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...