Bir insanın hareketi
benim yararımaysa çok seviniyorum. Hareket varlıktır. Hareket berekettir. Bana
kahvaltı hazırlama hareketlerini çok severim. Benim kirlettiğim bulaşıkların,
bulaşık yıkamayı sağlayan hareketlerle temiz hale getirilmesi beni zevkten dört
köşe yapıyor. Varlığıma varlık katıyor. Benim yaptığım herhangi bir hareket
(kendi yararıma bile olsa) vücudumda yıkıma sebebiyet veriyor. Oksijen kana
çakılıyor. Daha çok yemek yiyorum. Sonra pisliyorum ve bu da beni yoruyor.
Önceleri kardeşlerimi sömürüyordum, gücüm yalnızca onlara yetiyordu çünkü.
Sonra büyüdüm. 1984 yılında Soma’da kömür işletmesi kurdum. Devlet bizleri çok
sever. Kız alıp vermişliğimiz vardır. Ricamı kırmadı. Soma ülkesine ait
toprakları bana sattı. 100.000 kişiyi aç bıraktık. 100.000 kişiyi oraya hapsettik.
Ektikleri toprağı zehirledik. Ağaçları yemesinler diye kestik. Sularına
cahillik kattık. Eğer ölseler gömemeyecektik. Bir insanın hareketi benim
yararımaysa çok seviniyorum. Hele birden fazla insanın hareketi... Ah, hareket.
Bedenin makineleşmesi. Makinenin bedeni yutması, simgesel değiş tokuş. 100.000
kişi ölmek üzereyken anlaştık. Onlar benim için hareket edeceklerdi ben de
onları besleyecektim. Ben onları besleyecektim onlar yiyip içecek, barınacak ve
çiftleşecekti, çiftleşip çoğalacaktı. Doğan çocuklarının hayallerini
kısırlaştıracaklardı. Ben de devletten 10 Kuruş’a aldığım soma ülkesinin
topraklarını tekrar devlete satacaktım, 1000 Kuruş’a. Bunun için bir sürü
mühendis tuttum, yoksa hareket edebilirdim. Hareketimi sıfıra indirmeye çok
yaklaştım. Soma ülkesinin bankasına faizle para yatırdım. Banka benim paramı
kullanarak soma ülkesindeki kölelere ev sattı, düğün masrafı sattı, oradan da
kazandım. Hiç hareket etmeden, danışmanlarımla. Çocuklar doğdu, büyüyüp madende
çalışmak dışında bir hayal kurmaları engellendi. Eve ekmek getirme kutlamaları
yapan ergenlerin partilerinde onlara ağlayarak özendiler. Büyümek, sigara
içmeye heveslenmek, baret ve ışıl ışıl baret lambalarına… Çocuklar hızla
büyüyor, babalar hızla yaşlanıyordu. Aralarından 10.000 kişiyi seçip bana
verdiler, 10.000 kölem vardı. Onlara 1.000 TL para verdim. Verebileceğimin en
azını vermeye çalıştım, bu konuda elimden gelenin en azını yapmak zorundaydım. Aylık
10 trilyon maaş zararım oldu. Buna devamlı üzülmüşümdür. Bir insanın hareketi
benim yararımaysa çok seviniyorum. 10 trilyona neler yapılmaz ki, yeni bir
maden dükkânı için bakana rüşvet bile verilebilirdi bu parayla, boşa gidiyor.
Kira, ev kredisi, sigara, mutfak masraflarını çıkardıktan sonra köleye 1 kuruş
bile kalmamalıydı. Yoksa onları biriktirip beni öldürecek silahlar
yapabilirlerdi. İmam sağ olsun, imam onları kandırdı, faizi harammış gibi
gösterdi ha ha ha. Köleler tevekkülü de çok sever, kıramadığı putun elini
öpmeyi sever, putu yanlış öptüler, ben de hep yanlış öpmüşümdür putları. Kömür
köleleri az yaşar, biz ak insanlardan 10-15 yıl daha erken ölürler. Çalışma
şartları bunu gerektiriyor. Bunun için de çoğalmaları, en az 3 çocuk yapmaları
gerekir. Rica ettim, kral buyurdu, doğumhanelerde anneler kanadı. Daha fazla
kazanmam gerekiyordu, çareler aradım, oturup geceleri ağladım. Küresel
teknikler buldum, forumlarda bana yol gösterdiler. Makine sayısını azalttım,
köleleri daha fazla kömür çıkarmaları için zehirlenme riski olan bölgelerde
çalıştırdım, güvenlik önlemleri için yapılması gereken harcamaları sıfırladım,
sendika yöneticilerini kendim atayıp isyan olasılığını bitirdim. Bunları hiç
hareket etmeden yaptım. Bazen sadece ağzım oynadı. Ama kafam hep çalıştı. Kafam
bir fil müddeti çalıştı. Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum.
Hareket varlıktır. Kafamın çalışması ile hareket arasında bağ yok. Bunu düşünemiyorum.
Aynı maaşı Diyarbakır’daki mevsimlik köleler, Bağcılar’daki tekstil atölyeleri
köleleri, organize sanayisinde çırak köleler de alıyor. Ama bizim köleler gibi
8 saat karanlıkta ve her an ölme tehlikesiyle karşı karşıya değiller. Böyle de
bir adaletsizlik var. Onların daha az para almaları gerekmez miydi?
13 Mayıs 2014
tarihinde aralarında 1.200 lira maaş alanların çoğunlukta bulunduğu bir grup
köle içerdeyken yangın çıktı. Haberi aldığımda çok sevindim. Ölenlerin yerine
900 liraya çalıştırabileceğimiz gençleri alabilecektik. 301 tane köle öldü.
Yakınları bizden tazminat alamasın diye Soma Ülkesindeki tüm avukatları devlete
tutuklattırdım. İmama rica ettim kader getirdi diğer dünyadan, krala rica ettim
halkın bir kısmını yumrukladı, yaraladı, korkuttu. Şimdi et yiyorum, şampanya
içiyorum. Düşünüyorum. Bir insanın hareketi benim yararımaysa çok seviniyorum. Hareket
varlıktır. Buna emek diyenler de var sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder