Bu Blogda Ara

13 Kasım 2014 Perşembe

Annemin Şarkısı

Biraz Erken Dünyaya Gelmişim

Soru cevap kısmında seyircilerden biri yaşlı kadına soruyor: Bu ilk filminizdi, başka filmlerde de oynayacak mısınız? Kadın: Ben 70 yaşındayım. Ve bu çok yorucu. Evet oynamak isterim fakat bu yükü kaldıramam. Biraz erken dünyaya gelmişim.
Tasarlanmamış ve ağızdan çıkmaktan başla çaresi kalmamış bu cümle, eminim siz okuyucularım tarafından da hayretle karşılanmıştır. Hani der ya Cemal Süreya, çok erken gelmişim seni bulamıyorum/ bir şeyin provası yapılıyor sanki. Evet, bu cümle Erol Mintaş’ın yönettiği Annemin Şarkısı filminde anne rolünü oynayan Zübeyde Ronahi’ye ait. Bu, aynı zamanda bir aktrisin sanata veda cümlesi. Erken gelmiş olduğu için erken gidecek olan bir aktris.

Erol Mintaş bu ilk uzun filminde doğudan İstanbul’a göç etmek zorunda kalmış bir öğretmen ve annesinin öyküsünü anlatıyor. Göç bitmiyor tabii ki. İstanbul’un şimdilerde de otele dönüştürülen semtlerinden kahverengi bloklara doğru uzuyor. Güncel tehciri her planda gözümüze sokulan inşaat bariyerlerinden, beton gökdelenlerden anlıyoruz. Anne dört duvar arasında olmayı kaldıramayıp hastalanıyor. Yabancılaşıyor. Siliniyor. Her fırsatta köyüne dönmek istediğini belirtiyor, bazı teşebbüslerde bulunuyor. Başaramıyor. Oğul devlet okulunda çalışmasının yanı sıra bir dernekte çocuklara Kürtçe eğitim veriyor. Aynı zamanda öykü yazıyor ve kitabı çıkıyor. Anne, oğluna sürekli bir Seydaye Sülo adlı bir dengbejden bahsediyor. Kaybolan bir kaset var. Bulunamıyor. Oğul birçok yerde bu kaseti arıyor. Birçok kaset dinliyorlar birlikte. Eve dönülemiyor, şarkıya dönülemiyor, kalbin etrafında dönüyorlar. Filmin müziklerini Başar Under yapmış. A Silver Mt. Zion’u anımsatan müzik çok başarılı ve filmin doğru yerlerine yerleştirilmiş. Nihayetinde ortaya güzel bir eser çıkmış. Kürt sinemasına dair fikir edinilmesi bakımından izlenmesi gereken bir film.

Yükte küçük pahada büyük bazı ayrıntılar:


  • Seydaye Sülo şarkı söyleyince arpa taneleri duvara tırmanırdı. Filmin en güzel cümlesi anne Nigar’dan çıkıyor. Berrak bir mübalağa. Bembeyaz gülümseten bir teşbih.



  • İki ailenin oturup veda çayı içtiği sahnede ergen çocuğun masadaki bisküviye uzanmasıyla bütün dramı zamansızca yok etmesi güzel bir ayrıntı. Plan bu ergen iştahıyla son buluyor.



  • Annenin cevizleri kırdıktan sonra kavanoza doldurma sahnesinde masada kalan son ceviz parçasını kavanoza değil de ağzına götürmesi, iştahgerçekçilik.

Künye:

Vizyon Tarihi   14 Kasım 2014 (1s 30dk)
Yönetmen:      Erol Mintaş
Oyuncular:      Feyyaz Duman, Zübeyde Ronahi, Nesrin Cavadzade
Tür      Dram
Ülke     Türkiye


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...