Gerçi Yozgat
satılarak hiçbir ödeme yapılamaz ya. Şöyle diyeyim: Karadeniz’in tamamını HES’çilere,
Kuzey Kıbrıs’ı Yunan’a satsanız yine ödeyemezsiniz yok yere tutukladığınız,
ihraç ettiğiniz masumların tazminatını. Müvekkile hâkim aynen şunu soruyor: Fetullah Gülen hakkındaki görüşleriniz
nelerdir? FETÖ hakkında ne düşünüyorsunuz? Başka bir müvekkile ise şunu
soruyorlar: Ortaokulda hangi okula
gittin? Sıradan insanları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı ortadan
kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet ile yargılayıp işe alım
mülakatındaki gibi komik sorular soruyorsunuz, cevabına bakmadan da içeri tıkıyorsunuz.
Olağanüstü Hal ilanı darbe girişimi engellendikten sonra ve teşebbüs edenler
tutuklandıktan sonra yani kamu düzeni kendi kendine sağlandıktan sonra keyfi
olarak ilan edilip, muazzam bir fırsata dönüştürüldü. İnsanlar hiçbir gerekçe
gösterilmeden, savunmaları alınmadan tutuklandı. Anayasa’nın 15. Maddesinde olağanüstü
hal rejimlerinde bile sınırlanmayacak, ortadan kaldırılmayacak haklardan (buna
çekirdek haklar da deniyor) bahsedilir. Bunlardan bir tanesi de kimsenin din, vicdan, düşünce ve
kanaatlerinin açıklanmaya zorlanmayacağıdır. Bu hak, Anayasa’da ve AİHS’de
yaşam hakkından sonra gelene önemli bir hak. Haberleşme hürriyetini
engellersin, seyahat özgürlüğünü engellersin, kafana göre takılırsın fakat bazı
haklara OLAĞANÜSTÜ HAL REJİMLERİNDE bile dokunamazsın. KHK’ler ile
sınırlandırma getiremezsin. Bunlardan bir tanesi de suçların ve cezaların geriye yürütülemeyeceği, yani kimseye cemaatin
kolejinde okuyup okumadığının sorulamayacağıdır. Fakat polis, işe alım
mülakatında ne dandik soru hazırlamış ise, sorgu hâkimleri de aynı soruları,
utanmadan mahkemede müvekkillere soruyor. Sanki meslek lisesinden mezun olmuş,
tesadüfen hâkim yapmışlar. Hukuk bilmiyor. HÂKİM SORUYOR: Gülen hakkındaki
düşünceleriniz nelerdir? Sana ne! Bunun suçla, üzerime attığın suçla ilgisi ne?
Yok. Düşüncemden, kanaatimden, yargıya ne? Cinayet işleyene Pink Floyd hakkında
ne düşünüyorsun diye soruyor musun? Sana ne Pink Floyd ile ilgili düşüncem.
Burası anonim şirket iş görüşmesi mi yoksa mahkeme salonu mu? Hâkimler ne
zamandan beridir yerindelik denetimi yapıyor diye sormayacağım. Kendimi bildim
bileli, avukatlığa başladım başlayalı -10 yıldır- KCK, Balyoz ve sair davalarda kendilerini
vatandaşa yeterince rezil ettiler zaten. Ben bu rezilliğin devam ettiğini
hatırlatmak için yazıyorum, ıslah olsunlar değil. Hâkimler yerindelik denetimi
yapamazlar. Anayasa 138 açık. Hukukilik denetimi yapar hâkim, bağımsızdır,
siyasi yerindelik onu bağlamaz. Haa, anayasadaki hukuk devleti ilkesini çıkarıp
polis devleti ilkesini getirirseniz, uygulamalarınız sırıtmaz, biz de aniden
ikna oluruz. Hiçbir şey olmasa bile riyakârlık ortadan kalkmış olur. Yönetenler
ile yönetilenlerin hukuku aykırı olur, yönetilenler yönetenleri
sorgulayamazlar, içimize siner.
Olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri, anayasanın 121. maddesinin
üçüncü fıkrası uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılır. Yani
darbe sebebiyle KHK çıkarıp, bütün muhalifleri tutuklamak, işten atmak içerikli
yazdığınız maddelerden ötürü hepiniz yargılanacaksınız. Anayasa Mahkemesi,
çıkan metnin resmi gazetedeki adıyla bağlı değildir. Metnin hukuki tavsifini
serbestçe yapabilir. Daha evvel 425 ve 430 sayılı olağanüstü KHK’ları olağan
KHK sayılıp bu şekilde iptal edilmiş idi. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir
grubun yaptığı silahlı eylem nedeniyle Maraş’ta tutukladığınız, ihraç ettiğiniz
öğretmenin hesabını vereceksiniz. Ama önce birilerinin çıkıp bunu Anayasa
Mahkemesi’ne götürmesi gerek. Pardon mahkeme demişim.
İhraçlarla ilgili yanlış bilgiler sunuyor bazı kesimler,
moral bozmak için. İhraçlara karşı yargı yolu kapalı imiş. Değil, açık. İtiraz
edilebilir, idare mahkemesinde dava açılabilir. Alınan ihraç kararları evvela
siyasi olduğu için idare hukukunda idari işlemlerin temel ilkelerinden olan
MAKSAT ilkesine aykırı. İkinci olarak bu kararlarda gerekçe yok. Gerekçe olmak
zorunda değil fakat dava açıldığında İYUK uyarınca idare, mahkemeye gerekçe
bildirmek zorunda kalıyor. (Emir çok yukarıdan geldiği için atmosfere ulaşana
kadar gerekçesi yanıyor). Aydınlanma için dava açmak şart oluyor bu haliyle.
Fakat süreleri kaçırmadan… Dikkatli olarak. İyi hukuklar hepinize.
Av. Cihat Duman
ridvancihat@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder