Geçen kitapçıda kapağı
ilginç bir kitap gördüm. İnce olduğu için de alıp okuyayım dedim. Kitabın adı Sünepe, kitap şu an bende olmadığı için
künyesine bakıp söyleyemiyorum ama az evvel yaptığım internet araştırmasında
kitabın türünün “roman” olarak tanımlandığını gördüm. Kitabı bugün bitirdim. Eğlenceliydi.
Ama roman değildi. Anlatıydı. Eğer anlatıda da anlaşamazsak mizah kitabı da
diyebiliriz. Bunda anlaşabiliriz umarım. Hani çok meşhur bir söz vardır ama tüm
meşhur sözler gibi kime ait olduğu belli değildir: “roman her yazılışında
yeniden tanımlanır” bıdı bıdı. Romanın yazarı Rıdvan Gecü, genç bir
akademisyen, daha evvel yayınladığı bir şiir kitabı da var. Türlerle ilgili
daha evvel yazmıştım, hatırlayanlar olacaktır, ben hatırlamıyorum, türlerin
kökenine kadar gidebiliriz. Evet, aklıma geldi, sineme ve roman bağlamında bir
eleştiri yöneltmiştim Nuri Bilge’nin kış uykusuna, aslında bu kadar tutucu
değilimdir ama yeri geldiği için söyleyeyim: Türlerarasılık güzeldir ama günde
5 vakit çoktur. Gecü, 100 sayfa bir şey anlatmış. Sonra 10 sayfa başka bir şey,
sonra 2 sayfa başka bir şey. 3 tane öykü var gibi ama değil. Asıl gövdeden iki
kişiyi seçip onların hikâyesini ayrıca anlatış. Yeni kahramanlar yaratmış.
Dergi mi çıkarıyorsun mübarek! İkincisi gönderme çok. Bir romanda, pastişi
yapılan başka bir romana bu kadar çok gönderme yapılırsa o romanın özne’liği
gider. Sahicilik kaybolur. Kaybolmaz aslında, zedelenir. Üçüncüsü bu kadar ince
roman mı olur? Roman dediğin kalın olur. Buraya kadar olan düşüncelerim, “bu
bir romandır” dayatması içindi. Gelelim üslup ve içeriğe.
Gecü, anlatımıyla neşe
aktarabiliyor. Bizi kahramanın talihsiz ve fars kıvamındaki içten hesapçı
hayatına çekip, şimdiden ve buradan ayırabiliyor. Bunu yaparken de bazı
ibretler sunabiliyor. Ayrıca daha evvel hiç rastlamadığım bir üst kurmaca tarzını
gördüm bu romanda. Çavdar Tarlası ile ilgili parodi bölümü, birden parodiyi
aşıp bambaşka bir üst kurmacaya yelken açıyor. Bu yeni bir şey gördüğüm
kadarıyla. En ufak bir metinlerarasılığı görüp heyecan yapan okur bunu anladı
mı anlamadı mı bilmiyorum ama büyük bir aydınlanmayı kaçırmış olabilir o
bölümde. Şimdilik bu kadar. İkinci okuyuşta daha derine inebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder