İslamcı sanatçılar,
Aydın Doğan’ı ve Twitter’da ilgi toplayan sanatçıları bitirmek için Cins adlı bir kültür mecmuası
çıkardılar. Anladığım kadarıyla kültür adını da kullanarak, kamyonlarına binen
masum okuru “Berlin burası” diyerek İstanbul’a bırakıp kaçacaklar. Bu anlamda tam bir otmobil dergisi değil Cins, kamyoncu dergisi aslında. Halkın
parasını çalan ve bu paranın büyük kısmını havuzda yazanlara dağıtan AKP’nin
altına girecek tıynette olan bir müptezel güruhun, yeni bir iktidar inşa etmek/
okumak yazmak/ üretmek yerine Aydın Doğan’a ve Barış Atay’a çatması beni çok
şaşırtmadı gerçi. Kültür âleminde nezdimizde zerre kadar önemi olmayan bu
tipleri yıpratmaları, kendi çıtalarının hangi seviyede olduğunu gösteriyor. Laik
müzisyenlere, oyunculara, edebiyatçılara çatan ve bu ancak bu şekilde kendini
kültürün içinde hissedebilen, kendilerine ait tek bir müzisyen, oyuncu,
edebiyatçı ile ilgili çalışma yapmayan, öne çıkarmayan akıl hastası/ amaçsız
bir gruptan bahsediyorum. Öyle ki, önerdikleri bütün müzikler ecnebi, alıntı
yaptıkları ve dayandıkları bütün düşünürler gavur/ateist. Utanmadan arlanmadan
Adorno’dan alıntı yapabiliyor, seküler kültür iktidarını devirebilmek için (!) Türkiye’de
kültürel iktidar nerde sorusu üzerine çıkıyor Cins Mecmuası. Gel amk, aha
buramda! Tööbe tööbe ya. Soruyu kim sormuş, hangi seküler sizde değil bizde
demiş, açıklama yok. Zır cahil çünkü bunlar. Meftunu oldukları kompleksin
sebebini dahi bilmiyorlar. Ben 10 yıldır bu ortamdayım, kültür mültür, sanat…
10 yıldır böyle eziklenme görmedim, utandım bu arkadaşlarım adına. Allah
şahidimdir utandım, eğer varsa tabii. Kemalist ezme modası ilk ne zaman çıktı
bunların arasında, sanırım 4-5 yıl önce, internette çıktı. Var olabilmeyi sürekli
öteki üzerinden sağlayabildikleri için bu davarlar, Kemalist teyzelere falan
laf atarak birbirleriyle iletişim kurabiliyor, sosyalleşebiliyorlardı. Bu küçük
trolcükler böyle böyle güçlendi ve internetin gücünü yeni keşfeden İsmail
Kılıçarslanlara da takipçi sayıları ile kendilerini cazip gösterdiler. Kılıçarslanlar
ile karşılıklı rtleşip Kılıçarslanlar üzerinden kendilerini legalleştirdiler.
Tabii bu gizli personaların legalleşmesi bazılarının da meşruiyetini sarsıyordu.
Nihayetinde bebek ile oynayanın eline bok bulaşır, gülü seven dikeni ile
uğraşır. Anladığım kadarıyla sadece meşruiyet sorunu çıkmamış bu
münasebetlerden, bu arkadaşlar işgale uğramış, hayatı sosyal medya üzerinden
anlayan ve bunu temel alan dergi çıkarmaya kadar gitmiş. Kültür meselesi ile
sosyal medya meselesini birbirine karıştıryor, neden biz daha çok rt alamıyoruz
tanrım, neden Barış Atay kötü oyuncu olduğu halde o kadar rt alıyor? Dergi
başından sonuna kadar bu eziklenme merkezinde kurgulanmış. Bir şaka ile
başlayan seküler teyze aşağılama paradigması “Barış Atay aydın değildir”
seviyelerine kadar çıkmış. Biliyoruz amk biliyoruz, değildir, onu Kürt’ler bile
biliyor. Zaza’lar hatta, Laz’lar filan. İlgisiz alakasız herkes biliyor. Sen
daha önce herhangi bir oyuncudan aydın çıktığını gördün mü? En son Ercüment
Behzat Lav vardı, onun da şiirlerini biliyoruz, kötü. Var mı dünyada hem aydın
hem oyuncu. Twitter’dan örgütlenerek yapacağınız bir operasyonu neden dergi
çıkararak yaptınız asıl onu çok merak ettim. Yoksa havuzdan gelecek kara parayı
aklamak için açtığınız paravan şirket mi bu dergi? Utanmıyorsunuz değil mi o
kadar masum okuyucuyu kazıklamaya. Bilemiyoruz, yakında ortaya çıkar.
Dergi iki kısımdan
oluşuyor. Eleştiriyi ve yeni bir kültürel iktidar iktidar oluşturma hedefini
deklare eden 20 sayfa ve kurmacadan sanattan sepetten oluşan diğer 40 sayfa. Diğer
kırk sayfa içinde bir tane sanatçı bulamamışlar söyleşi yapacak. Yok mu gitar
çalmasını bilen biri olum sizin aranızda. Allayıp pullayıp önümüze serseydinz.
İlla Aydın Doğan’ın yayınları mı övsün istiyorsunuz sizi? TRT dizilerinden
namazını düzenli kılan bir çocuk bulamadınız mı işte yeni yetenek diyecek.
Gerçi namaz da kılmıyorsunuz siz, cenabet gibi yaşıyorsunuz. Vallahi
anlamıyorum artık ne istediğinizi. Gerçekten anlamıyorum. Namaz değil de,
düzenli olarak milli irade tivitleri atan biri daha uygun olurdu, dev bir
fotoğraf, bekar, yetenekli, dizide oynamak onun işi. Yok, bulamadınız. Yok çünkü
amına koyim YOK. Çay içe içe ciğeri delinen biri nasıl oyunculuk yapsın? Nasıl
gitar çalsın?
Haşmet Babaoğlu ateist
olmadığı için parlatılmayan Simone Weil’den bahsettiği yazısında Simone de Beauvoir’ın
ateist olduğu için tanındığını, yirminci yüzyılın ikinci yarısında “entelektüel
mahalle”de kabul edilmek için inançsız olmak gerekiyordu diyor. Niye? Tarkowski
de inançlı ve herkes onu yönetmen olarak kabul ediyor. Nuri Pakdil’i kabul
etmeyen solcu var mı? Sezai Karakoç’u? Semih Kaplanoğlu? Üstelik bu konuda tam
ters görüşe sahip laikler de var: Can Kozanoğlu, Yalan Yıllar kitabında
yazıyor, o dönemler, sol camiada göze girebilmek için bir miktar din de bilmek
gerekirdi, çok saygı duyulurdu bu tür insanlara gibisinden sözler söylüyor.
Yani okumakyazmak gibi bir kıstas varken, bilginler mahallesine kabulü inanca
bağlamak, çok afedersin, az zekânın işidir. Haşmet Babaoğlu o sıkıcı ve
gereksiz yazısını şöyle bitiriyor: Biraz
sessizlik yani… Ve aşk!
Hakan Arslanbenzer
kültürel iktidar le ilgili yazısında aynen şunu söylüyor: Köşe yazarı denilen mahluk bağımsız fikir adamı değil çünkü. Ya
patronuna şirin gözükmek için yazı yazıyor ya arkadaş hatrına yazıyor. Alkış,
bravo, genel yayın yönetmeninin bir köşe yazarı olduğu dergide, köşe
yazarlarını aşağılıyor. Üstelik dergideki yazarların çoğu Yenişafak’ta köşe
yazarken. Madem köşe yazarları patron köpeği, o halde onuna kültürel işbirliği
yapmayacaksın. Dergisinde yazmayacaksın. Eskiden ahlaksız idiler, şimdi
ahlaksızlığı deklare etmekten zevk duyuyorlar. Hesap soranları yok çünkü. Hepsi
Tayyipist. Nasıl ki kimse partide birbirine hesap soramıyor, aynen o şekilde
kültür ortamlarında kimse kimseye laf atamıyor, okurları da köpekleştirmişler,
hav hav hav. Rezil iğrenç yaratıklar.
Türkiye’de kültürel
iktidar nerde? Kültür Bakanlığı’nda evladım. O da sizin elinizde. Niye boşuna
CHP’li teyzelere ezikleniyorsunuz? Nasıl bu kadar aşağılık olabildiniz ya siz?
50 tane TV kanalı açtın, gözün doymadı, hâlâ CNNTürk’e sulanıyorsun. Biraz
sessizlik yani… Ve aşk!
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil