Bu Blogda Ara

11 Ekim 2015 Pazar

Otomobil Dergiciliğimiz-2 (Cins Dergisi)


İslamcı sanatçılar, Aydın Doğan’ı ve Twitter’da ilgi toplayan sanatçıları bitirmek için Cins adlı bir kültür mecmuası çıkardılar. Anladığım kadarıyla kültür adını da kullanarak, kamyonlarına binen masum okuru “Berlin burası” diyerek İstanbul’a bırakıp kaçacaklar. Bu anlamda tam bir otmobil dergisi değil Cins, kamyoncu dergisi aslında. Halkın parasını çalan ve bu paranın büyük kısmını havuzda yazanlara dağıtan AKP’nin altına girecek tıynette olan bir müptezel güruhun, yeni bir iktidar inşa etmek/ okumak yazmak/ üretmek yerine Aydın Doğan’a ve Barış Atay’a çatması beni çok şaşırtmadı gerçi. Kültür âleminde nezdimizde zerre kadar önemi olmayan bu tipleri yıpratmaları, kendi çıtalarının hangi seviyede olduğunu gösteriyor. Laik müzisyenlere, oyunculara, edebiyatçılara çatan ve bu ancak bu şekilde kendini kültürün içinde hissedebilen, kendilerine ait tek bir müzisyen, oyuncu, edebiyatçı ile ilgili çalışma yapmayan, öne çıkarmayan akıl hastası/ amaçsız bir gruptan bahsediyorum. Öyle ki, önerdikleri bütün müzikler ecnebi, alıntı yaptıkları ve dayandıkları bütün düşünürler gavur/ateist. Utanmadan arlanmadan Adorno’dan alıntı yapabiliyor, seküler kültür iktidarını devirebilmek için (!) Türkiye’de kültürel iktidar nerde sorusu üzerine çıkıyor Cins Mecmuası. Gel amk, aha buramda! Tööbe tööbe ya. Soruyu kim sormuş, hangi seküler sizde değil bizde demiş, açıklama yok. Zır cahil çünkü bunlar. Meftunu oldukları kompleksin sebebini dahi bilmiyorlar. Ben 10 yıldır bu ortamdayım, kültür mültür, sanat… 10 yıldır böyle eziklenme görmedim, utandım bu arkadaşlarım adına. Allah şahidimdir utandım, eğer varsa tabii. Kemalist ezme modası ilk ne zaman çıktı bunların arasında, sanırım 4-5 yıl önce, internette çıktı. Var olabilmeyi sürekli öteki üzerinden sağlayabildikleri için bu davarlar, Kemalist teyzelere falan laf atarak birbirleriyle iletişim kurabiliyor, sosyalleşebiliyorlardı. Bu küçük trolcükler böyle böyle güçlendi ve internetin gücünü yeni keşfeden İsmail Kılıçarslanlara da takipçi sayıları ile kendilerini cazip gösterdiler. Kılıçarslanlar ile karşılıklı rtleşip Kılıçarslanlar üzerinden kendilerini legalleştirdiler. Tabii bu gizli personaların legalleşmesi bazılarının da meşruiyetini sarsıyordu. Nihayetinde bebek ile oynayanın eline bok bulaşır, gülü seven dikeni ile uğraşır. Anladığım kadarıyla sadece meşruiyet sorunu çıkmamış bu münasebetlerden, bu arkadaşlar işgale uğramış, hayatı sosyal medya üzerinden anlayan ve bunu temel alan dergi çıkarmaya kadar gitmiş. Kültür meselesi ile sosyal medya meselesini birbirine karıştıryor, neden biz daha çok rt alamıyoruz tanrım, neden Barış Atay kötü oyuncu olduğu halde o kadar rt alıyor? Dergi başından sonuna kadar bu eziklenme merkezinde kurgulanmış. Bir şaka ile başlayan seküler teyze aşağılama paradigması “Barış Atay aydın değildir” seviyelerine kadar çıkmış. Biliyoruz amk biliyoruz, değildir, onu Kürt’ler bile biliyor. Zaza’lar hatta, Laz’lar filan. İlgisiz alakasız herkes biliyor. Sen daha önce herhangi bir oyuncudan aydın çıktığını gördün mü? En son Ercüment Behzat Lav vardı, onun da şiirlerini biliyoruz, kötü. Var mı dünyada hem aydın hem oyuncu. Twitter’dan örgütlenerek yapacağınız bir operasyonu neden dergi çıkararak yaptınız asıl onu çok merak ettim. Yoksa havuzdan gelecek kara parayı aklamak için açtığınız paravan şirket mi bu dergi? Utanmıyorsunuz değil mi o kadar masum okuyucuyu kazıklamaya. Bilemiyoruz, yakında ortaya çıkar.

Dergi iki kısımdan oluşuyor. Eleştiriyi ve yeni bir kültürel iktidar iktidar oluşturma hedefini deklare eden 20 sayfa ve kurmacadan sanattan sepetten oluşan diğer 40 sayfa. Diğer kırk sayfa içinde bir tane sanatçı bulamamışlar söyleşi yapacak. Yok mu gitar çalmasını bilen biri olum sizin aranızda. Allayıp pullayıp önümüze serseydinz. İlla Aydın Doğan’ın yayınları mı övsün istiyorsunuz sizi? TRT dizilerinden namazını düzenli kılan bir çocuk bulamadınız mı işte yeni yetenek diyecek. Gerçi namaz da kılmıyorsunuz siz, cenabet gibi yaşıyorsunuz. Vallahi anlamıyorum artık ne istediğinizi. Gerçekten anlamıyorum. Namaz değil de, düzenli olarak milli irade tivitleri atan biri daha uygun olurdu, dev bir fotoğraf, bekar, yetenekli, dizide oynamak onun işi. Yok, bulamadınız. Yok çünkü amına koyim YOK. Çay içe içe ciğeri delinen biri nasıl oyunculuk yapsın? Nasıl gitar çalsın?

Haşmet Babaoğlu ateist olmadığı için parlatılmayan Simone Weil’den bahsettiği yazısında Simone de Beauvoir’ın ateist olduğu için tanındığını, yirminci yüzyılın ikinci yarısında “entelektüel mahalle”de kabul edilmek için inançsız olmak gerekiyordu diyor. Niye? Tarkowski de inançlı ve herkes onu yönetmen olarak kabul ediyor. Nuri Pakdil’i kabul etmeyen solcu var mı? Sezai Karakoç’u? Semih Kaplanoğlu? Üstelik bu konuda tam ters görüşe sahip laikler de var: Can Kozanoğlu, Yalan Yıllar kitabında yazıyor, o dönemler, sol camiada göze girebilmek için bir miktar din de bilmek gerekirdi, çok saygı duyulurdu bu tür insanlara gibisinden sözler söylüyor. Yani okumakyazmak gibi bir kıstas varken, bilginler mahallesine kabulü inanca bağlamak, çok afedersin, az zekânın işidir. Haşmet Babaoğlu o sıkıcı ve gereksiz yazısını şöyle bitiriyor: Biraz sessizlik yani… Ve aşk!

Hakan Arslanbenzer kültürel iktidar le ilgili yazısında aynen şunu söylüyor: Köşe yazarı denilen mahluk bağımsız fikir adamı değil çünkü. Ya patronuna şirin gözükmek için yazı yazıyor ya arkadaş hatrına yazıyor. Alkış, bravo, genel yayın yönetmeninin bir köşe yazarı olduğu dergide, köşe yazarlarını aşağılıyor. Üstelik dergideki yazarların çoğu Yenişafak’ta köşe yazarken. Madem köşe yazarları patron köpeği, o halde onuna kültürel işbirliği yapmayacaksın. Dergisinde yazmayacaksın. Eskiden ahlaksız idiler, şimdi ahlaksızlığı deklare etmekten zevk duyuyorlar. Hesap soranları yok çünkü. Hepsi Tayyipist. Nasıl ki kimse partide birbirine hesap soramıyor, aynen o şekilde kültür ortamlarında kimse kimseye laf atamıyor, okurları da köpekleştirmişler, hav hav hav. Rezil iğrenç yaratıklar.


Türkiye’de kültürel iktidar nerde? Kültür Bakanlığı’nda evladım. O da sizin elinizde. Niye boşuna CHP’li teyzelere ezikleniyorsunuz? Nasıl bu kadar aşağılık olabildiniz ya siz? 50 tane TV kanalı açtın, gözün doymadı, hâlâ CNNTürk’e sulanıyorsun. Biraz sessizlik yani… Ve aşk!

1 yorum:

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...