Bu Blogda Ara

1 Nisan 2016 Cuma

Birhan Keskin Foucaultcu anlamda bir Parrhesiastes mi?

Dün Birhan Keskin ile ilgili bir yazı yazdım. Bugün de bakalım başka kimler yazmış derken bir yazı gördüm. Mişel Fuko’nun Parrhesia sözcüğünü ele aldığı metinde bizi ilgilendiren bölümler şöyle: Parrhesia, özgürce konuşma, açık sözlülük, her şeyi söylemek, kalbini ve zihnini konuşma yoluyla başkalarına açmak demektir. Bunu yapan kişiye de parrhesiastes deniyor. Ben siz anlayasınız diye Seda Sayandiyeyim. Erol Köse iktidarına saldırışı (Az önceki cümleye basınca video açılıyor). Yıldız Tilbe’nin Tatlıtes iktidarına vurması. Daha iyi anlamanız için bir de siyasetten örnek vereyim: Veremiyorum. Yok öyle biri. Fakat Antik Yunan’da deli gibi elemanlara deniyor. Açıyor ağzını yumuyor gözünü. Filmlerimize bakıyorum, Sarmaşık Filmi’ndeki Nadir Sarıbacak mesela, bir Parrhesiastes.

Fuko, bazı özellikler saymış: Açıksözlülük, Hakikat, Tehlike, Ödev. Açıksözlülük kısmını yukarıda açıkladık. Hakikat ise boşboğazlık etmeden kalbini ve zihnini boşaltmaktır. Tehlike: Söylenen şeyin söylendiği anda bir riski üstlenmesi olarak tanımlanmış. Fuko burada der: Bir insan (bakın şair demiyor Fuko) ancak hakikati söylemenin risk ya da tehlike arz ettiği durumlarda parrhesia kullanıyor sayılır der. Örnek olarak filozof ve tiran örneğini verir. Filozof tirana atar yaparsa ve ağzına geleni söylerse burada parrhesia’dan bahsederiz. Ama öğretmen doğru bildiğini öğrencilerine anlatırsa buna parrhesia denemez diyor. Ödev başlığı altında Fuko, Sözünü Sakınmadanlık’ın (artık parrhesia kelimesini kullanmayacağım n’aber) bir ödev olması gerektiğini söyler. İşkence altında zorla ettirilmiş bir itiraf Sözünü Sakınmadanlık olamaz. (Sözünü Sakınmadanlık’a bundan böyle parhesya diyeceğim.) Parhesya nihayetinde konuşmacının dürüstlük yoluyla hakikatle belli bir ilişki kurduğu, tehlike yoluyla kendi hayatıyla belli bir ilişki kurduğu, eleştiri yoluyla kendisi ya da öteki insanlarla belli bir ilişki kurduğu, özgürlük ve ödev yoluyla da ahlaki kuralla özgül bir bir ilişki kurduğu bir sözel etkinlik türüdür. Bakın Fuko ne diyor: SÖZEL ETKİNLİK TÜRÜ. (Fuko'nun ses kaydı olduğu için bi de çeviri kötü olduğu için yukarıdaki tanım biçimsiz olmuş) Şiir, edebiyat, kurmaca kelimesi geçiyor mu bu metinde. Fuko Ecevit’e yazar kasa atan adamdan bile bahsetmiyor (o adamın böyle bir ödevi yok) Fuko direkt olarak içeri alınan akademisyenlerden bahsediyor. Fuko müvekkillerini savunurken terörden yargılanan Avukat Ramazan Demir’den bahsediyor: Savunmasında “tutuklayın beni siz kimsiniz lan” demişti hâkime. Veysi Erdoğan ise Birhan Keskin’in yazdığı son kitabı överken Birhan Keskin’in bir Parrhestias olduğunu çünkü içinden ne geçiyorsa söylediğini yazmış. Birincisi yukarıda belirttiğimiz gibi bu Parhesya yazılı yoklama yapılan bir şey değil. İkincisi yazılı olsa bile boşboğazlık şeklinde ortaya çıkan sözler Fuko’nun tanımlanmasındaki hakikat şartına aykırı: Kalbin ve zihnin her hareketini yansıtan bir sözel etkinlik olarak parrhesia, bu olumsuz anlamıyla, açıkça Tanrı’nın tefekkürüne engel teşkil eder. Görüldüğü üzere her içinden geçeni her mecrada söylemek, yani her doğruyu her yerde söylemek tıpkı bizde olduğu gibi orda da boşboğazlıkla itham ediliyor. Diğer koşulları hiç tartışmayacağım, risk unsuru falan. Kimse kusura bakmasın ama Birhan Keskin şiir yazarak herhangi bir risk almadı. Öyle bir dizesi yok. Devrim mi demiş, Kürdistan mı demiş, katil hırsız mı demiş, ne demiş? Bunlar bile risk değil şiirde. Kurmaca der geçersin. Haa şöyle olur bak: Bir kesim artık seni satın almaz, Allah koruya! Peki Veysi Erdoğan ne demiş: 



Ya hu çüş! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı.

Keşke bizi de kamyonlara koyup taşısalardı kavunlara haksızlık oldu. Cadde-i Kebir’e bir damla kan düşmesin diye yapıldığını farz ettiğim ku...