Bu Blogda Ara

23 Mayıs 2012 Çarşamba

DİKİMEVİ BOYUNCA AŞTİLERDE BIRAKILANLAR


Bu metin; Kadir Yanaç, Nazmi Cihan Beken ve Cihat Duman/Ben tarafından 20.05.2012 tarihinde Ankara/Yüzyıl'da ortak biçimde yazılmıştır. 

Gece topal bir orospu gibi içimize girdi. Uluyan köpekler kimin umrunda. Kabuk bağlamış, kurtlanmış bölgeleri kimin umrunda. Hayatın anlamının dolu bağırsaklarımızdaki ölü balık parçaları arasına sıkıştırılmış olduğunu düşünüyorduk, hiç sevilmemiş ölü balık parçaları, ölüsü bile sikilmiş ölü balık parçaları.

Karakter, açık kalp ameliyatının düğününde kimseye çeyrek takamamış bir insanın durumu değilse, en iyi ihtimalle bir gofrete insan olabilir. Çünkü gofret simitten daha ucuzdur BİM’de. Sabahın yedisinde aranmış olması, orada ölen kadının, evini İKEA’dan aldığı mobilyalarla donatan kadının açık ve derin yaralarını tedavi edemezdi. Dünya olduğu gibi ölen her şeydi, sigara dumanını çocukluğundan beri sevmiyordu. Çocukluğundan beri ölü sevmekten ve meleklerin günahsız oluşuyla kendine yepyeni bir mağlubiyet sağlamaktan yorgun düşmüş, yorgunluğunu Türk Standartları Enstitüsüne elektronik posta yoluyla  ebeveyni anlamında utanç duyuyordu. Elbise askılarının sağladığı konforu bir anlığına unutup, bu askıları beşinci kattan aşağıya bıraktı. Sonra dolu bağırsaklarından çıkacak gazetesini nasıl kamufle edeceğini bilemeden ve montunu da çıkarmadan oradan oraya süzülmeye başladı, ben niye gidip cemaat evinde kalmadım diye yakınarak burnunu duvara sürttü. Biz hep evimize gelen kızlara yedek yataklarımızda kurban bayramı yaşattık. Kesikleri kesiklerimiz anlamına gelmese de pedleri pedlerimiz anlamına anksiyete değerinde geliyordu.  Narenciye tarlalarından toplanmış, kendine acı vermelerin tedavisinde kullanılan merhemleri de unuttu. Ipıslak trenleri, nadide kotları, Behzat Uygur’ları, Behzat Hun’ları, Süheyl Göktürk’lerini, çakmak varmışları, Orhan  Pamuk’ları, Zizek yamukları, Cihat vurmaları, popo hurmaları, bosford osurmalarını, Amerikan gücünün gerileyişleri, sistem sexleri, atmıklı peçeteleri… Sonu Zor yaz. Bu hikaye yazılırken kendini Müslüm Gürses zanneden bir özne tıpkı Müslüm Gürses konserinde lirizmi ilk defa bulmuş gibi göbek deliğini annesine bağladı ve kara panterlerin diğer sevgilisi Jean Seberg ile dünya evine çıktı. Bacağı kanıyordu. Kanaması durdurulamayan bir motor evin önünden saatte -140 kilometre hızla kan bağışladı.
“Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle yoksa yalnız mısın sen yine benim gibi boynu bükük gözü yaşlı bir başına.”

Ben kıvırcık saçların, meme ucu bulunmayan büyük memelerin, yuvarlak kalçaların, hiç montla sevişmemiş bacakların, birisini etkilemek için mevzubahis birisine hediye edilmemiş kitapların, bir yerden bir yere gidecekken aceleyle hazırlanmamış valizlerin, sessiz kaldığı için sesi olmadığı düşünülen neşeli şahsiyetlerin ve yaz başlangıcında külot giymediği için yüceltilen hazırlık okumuş kızların ve aynı biçimde sakalını nasıl keseceğini bir türlü belirleyemeyen hazırlık okuyan erkelerin içinden geçen sulu, tehlikeli balıkların anlayamayacağı bir dilden narenciye tarlalarından narenciye tarlarından cümlenin başını unuttum.  Kitaplık olmadığı için üzülen tahtaların, kırmızı renkli kondom kullanmasının ardından kapıldığı hissi iyi biliyorduk. Kasıkları kaşınıyordu, kasıklarını rahat rahat kaşıyamadığı için mutsuzdu, açtırdığı şarkı yeterli sevgiyi görmediği için mutsuzdu. Sessizlik çok güzeldi bir haftalık mizah dergisi gibi. Tanıdığım en güzel tanıdığım en güzel tanıdığım en güzel.

Ben kanla kayboldum ve o ikisi kanonda kayboldu. 

2 yorum:

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...