Bugün İstanbul Film Festivali kapsamında Dagur Kári’nin Bakir Dev filmine gittim. Vücudundan
dolayı bükük bir neşeyle yaşamak zorunda olan adamın hikâyesini anlatıyor. Şöyle
bir laf geçiyor, ağladım: Karşı cins sana çay içelim dediyse bunun tek bir
anlamı vardır. Ve bu anlam uluslararası bir standarttır. Cennet vatan İzlanda ile ne ortak yönümüz varmış. Büyükçe bir adamın küçükçe hikâyesi, İzlanda usulü bir “kırk yıllık bakir”… 40’larında, kilolu, hâlâ annesiyle oturan Fusi, henüz cesaretini toplayıp yetişkinlerin dünyasına girememiştir. Gününü uyurgezer gibi geçirip tekdüze bir hayat sürdürmektedir. Fıkır fıkır bir kadın ve sekiz yaşında bir kız çocuğu beklenmedik bir anda hayatına girince, Fusi artık kendince harekete geçmek zorunda kalır. Berlin Film Festivali’nde özel gala gösteriminde prömiyerini gerçekleştiren Bâkir Dev, Dagur Kari’nin ilk filmi Albino Noi’den bu yana çektiği en iyi film olarak değerlendiriliyor. Bâkir Dev ile Dagur Kari, son filmi Paul Dano’lu The Good Heart / İyi Yürek’ten altı yıl sonra hem sinemaya hem de İzlanda’ya dönüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder