Sincan İstasyonu'nun Haziran 2012 tarihli 58. sayısında Volkan Odabaş'ın kızkardeşleşmek ile yazdığı yazının başlangıç kısmı.
Bu Blogda Ara
29 Mayıs 2012 Salı
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Tavuğuma Dokunma
Sevgili Knorr,
Biz bir grup feminist olarak yıllardır, hazır olmayan çorba
pişirmek, kadınca bir davranış olduğu için ve sizin tadınıaz güzel olduğu için hazır
çorba sektöründe sadece sizin ürünlerinizi aldık. Almaya devam ediyoruz. Biz
yılların feministi (kadıncı) olarak uzun süredir duyduğumuz bir rahatsızlığı bu
mektup vasıtasıyla size ulaştırmak istiyoruz. Siz de bilirsiniz ki Türkiye’de yıllardır
bir kadın hareketi var. Bu uğurda çok kan döküldü, çok mantıklı laflar edildi.
Fakat şunu anladık ki en iyi seviye kadına
bayan dememe seviyesidir. Bundan önce ve bundan sonra tek amacımız, kadına
kadın dedirtmektir. Böyle giderse başaracağız da. Bay’dan türemiş bir sözcük
olan Bayan ile tabir edilmemek en büyük hakkımız değil mi sizce? Bu vesile ile sizin
ürünlerinizden biri olan Şehriyeli Tavuk Çorbası’na bir
itirazımız var! Tavuğun ayırt edici yönü yumurtlamasıdır. Horozdan ancak bu
şekilde ayırabiliriz. Bundan başka tavukla horozu ayıracak herhangi bir fark
bulunmamaktadır. Horozlar ve tavuklar eşittir. Doğada eşit sayıda bulunur, eşit
şekilde (kümeslerde) yaşar ve eşit şekilde insanlar tarafından tüketilirler. Ve
civcivlerinin cinsiyeti yoktur. Buna rağmen sizin Şehriyeli Tavuk Çorbası
adlı ürününüzde sanki yalnızca tavuklar kesiliyormuş gibi tavuk adı geçiyor. Biz
elbette biliyoruz ki horozlar da boğazlanmaktadır. Neden böyle bir ayrımcılık ve
cinsiyetçilik yapıldığını anlamış değiliz. Bu tavrınız yalnızca tavukların
değil, biz kadınların da onurunu kırıcı niteliktedir. Bundan dolayı, Sevgili
Knorr, biz bir grup feminist olarak ilgili çorbanızın adını Şehriyeli
Piliç Çorbası olarak değiştirmediğiniz takdirde, ürünlerinize boykot
uygulayacağız. Size ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.
twitter kampanya hashtagi : #tavugumadokunma
knorr iletişim: http://www.knorr.com.tr/#/contact
25 Mayıs 2012 Cuma
Şair Davetiyesi
Şair Kardeşimiz Barbaros Çelik'e mutluluklar dileriz.
11 Haziran Saat:16:00, Üsküdar Evlendirme Dairesi
23 Mayıs 2012 Çarşamba
Aşırı Türkiye 2
Aşırı Türkiye 2
-kediler günü
/ traktör sonrası-
çöpçüler
kuşkusuz bir birleşimle hükmedebilir
ya da bir
padişah tutalım, dolgun maaş verelim
kadınını
madınını ayarlayalım
gerekirse
kitabını basalım
beğenmezsek
devirelim
ya da
tımarhane yapımı ve gerçeküstü
bir anayasa
gönderelim meclise
oynayıp reddetsinler
delirmiş bir
kedi gibi türkçE miyavlıyorum
türkçE
miyavladığımı yazıyorum duvara
açlıktan
ölmemek için taklit ediyorum aklı
pekala
yasa’yın,
yürüt’ün, yar’ın, devirin, korkutun, basın
gücünüze
hastayım
sevinçle takip
ediyorum sizi ta içinizden
adınıza para
basıyorum
fotoğraflarınızı
asıyorum ince boynuma
bayılıyorum
size bayılıyorum
iki ütü
çizgisinin birleştiği noktaya
benden de bir tekme armağan olsun
Cihat Duman, Ya da Pişman Değilim, 2010
DİKİMEVİ BOYUNCA AŞTİLERDE BIRAKILANLAR
Bu metin; Kadir Yanaç, Nazmi Cihan Beken ve Cihat Duman/Ben tarafından 20.05.2012 tarihinde Ankara/Yüzyıl'da ortak biçimde yazılmıştır.
Gece topal
bir orospu gibi içimize girdi. Uluyan köpekler kimin umrunda. Kabuk bağlamış,
kurtlanmış bölgeleri kimin umrunda. Hayatın anlamının dolu bağırsaklarımızdaki
ölü balık parçaları arasına sıkıştırılmış olduğunu düşünüyorduk, hiç sevilmemiş
ölü balık parçaları, ölüsü bile sikilmiş ölü balık parçaları.
Karakter,
açık kalp ameliyatının düğününde kimseye çeyrek takamamış bir insanın durumu
değilse, en iyi ihtimalle bir gofrete insan olabilir. Çünkü gofret simitten
daha ucuzdur BİM’de. Sabahın yedisinde aranmış olması, orada ölen kadının, evini
İKEA’dan aldığı mobilyalarla donatan kadının açık ve derin yaralarını tedavi
edemezdi. Dünya olduğu gibi ölen her şeydi, sigara dumanını çocukluğundan beri
sevmiyordu. Çocukluğundan beri ölü sevmekten ve meleklerin günahsız oluşuyla
kendine yepyeni bir mağlubiyet sağlamaktan yorgun düşmüş, yorgunluğunu Türk
Standartları Enstitüsüne elektronik posta yoluyla ebeveyni anlamında utanç duyuyordu. Elbise
askılarının sağladığı konforu bir anlığına unutup, bu askıları beşinci kattan
aşağıya bıraktı. Sonra dolu bağırsaklarından çıkacak gazetesini nasıl kamufle
edeceğini bilemeden ve montunu da çıkarmadan oradan oraya süzülmeye başladı, ben
niye gidip cemaat evinde kalmadım diye yakınarak burnunu duvara sürttü. Biz hep
evimize gelen kızlara yedek yataklarımızda kurban bayramı yaşattık. Kesikleri
kesiklerimiz anlamına gelmese de pedleri pedlerimiz anlamına anksiyete
değerinde geliyordu. Narenciye
tarlalarından toplanmış, kendine acı vermelerin tedavisinde kullanılan
merhemleri de unuttu. Ipıslak trenleri, nadide kotları, Behzat Uygur’ları,
Behzat Hun’ları, Süheyl Göktürk’lerini, çakmak varmışları, Orhan Pamuk’ları, Zizek yamukları, Cihat vurmaları,
popo hurmaları, bosford osurmalarını, Amerikan gücünün gerileyişleri, sistem
sexleri, atmıklı peçeteleri… Sonu Zor yaz. Bu hikaye yazılırken kendini Müslüm
Gürses zanneden bir özne tıpkı Müslüm Gürses konserinde lirizmi ilk defa bulmuş
gibi göbek deliğini annesine bağladı ve kara panterlerin diğer sevgilisi Jean Seberg
ile dünya evine çıktı. Bacağı kanıyordu. Kanaması durdurulamayan bir motor evin
önünden saatte -140 kilometre hızla kan bağışladı.
“Söyle
buldun mu aradığın aşkı söyle yoksa yalnız mısın sen yine benim gibi boynu
bükük gözü yaşlı bir başına.”
Ben kıvırcık
saçların, meme ucu bulunmayan büyük memelerin, yuvarlak kalçaların, hiç montla
sevişmemiş bacakların, birisini etkilemek için mevzubahis birisine hediye
edilmemiş kitapların, bir yerden bir yere gidecekken aceleyle hazırlanmamış
valizlerin, sessiz kaldığı için sesi olmadığı düşünülen neşeli şahsiyetlerin ve
yaz başlangıcında külot giymediği için yüceltilen hazırlık okumuş kızların ve
aynı biçimde sakalını nasıl keseceğini bir türlü belirleyemeyen hazırlık okuyan
erkelerin içinden geçen sulu, tehlikeli balıkların anlayamayacağı bir dilden
narenciye tarlalarından narenciye tarlarından cümlenin başını unuttum. Kitaplık olmadığı için üzülen tahtaların,
kırmızı renkli kondom kullanmasının ardından kapıldığı hissi iyi biliyorduk.
Kasıkları kaşınıyordu, kasıklarını rahat rahat kaşıyamadığı için mutsuzdu,
açtırdığı şarkı yeterli sevgiyi görmediği için mutsuzdu. Sessizlik çok güzeldi
bir haftalık mizah dergisi gibi. Tanıdığım en güzel tanıdığım en güzel tanıdığım
en güzel.
22 Mayıs 2012 Salı
(başlıksız)
kan battaniyesi,
kefen battaniye, devlet battaniyesi, battaniye yasağı, battaniye ölümü, kanayan
battaniye, battaniye dürüm, battaniye sigarası, ağlayan battaniye, battaniye
yangını, sivil battaniye, battaniye türkçesi, battaniye şirketi, , kurumsal
battaniye, battaniye müziği, savaş battaniyesi, terörist battaniye, battaniye
yemeği, battaniye köyü, ses battaniyesi, battaniye kanı, battaniye kesiği,
battaniye yarası, yara battaniyesi, battaniye cesedi, can battaniyesi, ölü
battaniyesi, battaniye parası, renk battaniyesi, battaniye aşkı, ayxe
battaniye, tek battaniye, kız battaniye, sakallı battaniye, resimli battaniye,
müzikli battaniye, battaniye com, genç battaniye, battaniye insanı, battaniye
çocuğu, kaçak battaniye, battaniye kurşunu, küs battaniye, battaniye savaşı,
battaniye kucağı, battaniye türküsü, şirket battaniyesi, battaniye teorisi,
teori battaniyesi, battaniye bakanlığı, bölücü battaniye, köy battaniyesi halk
battaniyesi, battaniye ağacı, battaniye devleti, battaniye partisi, otomatik
battaniye, cansız battaniye, yasak battaniye, cinayet battaniyesi, çocuk
battaniye, battaniye kalbi, b battaniyesi, ateş battaniyesi, battaniye vicdanı,
kin battaniyesi, uludere katliam battaniyeleri şimdi peşin fiyatına 35 taksit,
hatıralar güzeldir 2040
Cihat Duman, Duvar Edebiyat Dergisi, Sayı:1, Mart Nisan 2012
14 Mayıs 2012 Pazartesi
Vatan Başkanı'nın Ulus Başkanıyla Sesleniş
13 Mayıs 2012 Pazar
Ah Muhsin Ünlü: Annesinin İhanetine Uğrayan Şiir
Duvar Dergisi'nin 2. sayısında Enis Akın tarafından yazılan ilginç bir metin var. Anneler gününüz kutlu olsun. (Yazı 5 sayfadır.)
10 Mayıs 2012 Perşembe
mutsuzluklarından başka söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştı Céline’in
"...mutsuzluklarından
başka söyleyecek hiçbir şeyi kalmamıştı Céline’in, yani artık canı yazmak
istemiyordu, yalnızca paraya gereksinimi vardı. Bu hep böyle sona erer, dilin
kaçış çizgileri: Sessizlik, kesintisizlik, bitimsizlik ya da daha kötüsü. Ama
bu arada ne çılgın bir yaratım, nasıl bir yazı makinesi.”
Kafka Minör Bir Edebiyat İçin, Gilles
Deleuze – Félix Guattari, YKY
9 Mayıs 2012 Çarşamba
Ora Sekansı-İsmail Aslan
Allah bitmez gözün arkada kalmasın
Pek cevval değilim sükûnet belki imandan
Ama sabahları usturayı boynumla
Gezeceğim gelmezdi aklıma
İntihar günah Allah bitmez
Belirtmiştik sanırım bu kısmı
Tekrardan sağlayacağım fayda cennetliğim
Olsa gerek
Olsan şimdi balkonda ot çeksek
Ağlasak Yasin-i Şerif okusak
Allah bitmez kıskanıyorum seni
Bak çok kırıldım ağırlaştım kapıyı açamadım
Tövbe edemedim çok gerginim
Silahlar anlatıldı bana kurşun girdi
Elimi kestim kargoya verdim yarın ulaşır
Odamın ortasından kendimi kadın ettim
Annem geldi babam öldü ablam ilkokuldan terk
Trene atladım şiir sinirlendiriyor beni
Rüzgârdı ta yüzümün gerginliğinde
Suda boğuldum cesedimi bekledim
Olsan şimdi yas tutsak çay içsek
Allah bitmez beni bırakma
Allah bitmez bu haki kadar gerçektir
Ben beşerim psikozlarımdan çok çektim
Sen sürme çektin makyaj tazeledin
Alkol aldın geçti mi dedin durmadan
Seviştim çok seviştim sonbahara daha var
Memelerin güzel ama inan Allah bitmez
Kuşlar ağlamaz geçmiş
geçmez yürümek iyidir
Bana havlu uzat iyidir ayakkabılarımı çiftle
Oranı göster oranı ört oranı öp
Allah bitmez lütfen saçlarını topla
Zannet ki iyileşeceğim tütün çiğnedim
Üstüme alındım üstüne alınma halledeceğim
Ekmek böldüm ağzım titredi peygamber uğundu
Evimiz üç artı bir tümünde tek tek sustum
Dört kez sustum dört kez bittim Allah bitmez
İsmini Ezân-ı Muhammedî ile kulağıma okudum
Olsan şimdi bıçaklasan beni bağdaş kursak
Allah bitmez buna bir daha dönmeyelim lütfen
İsmail Aslan, Ücra Dergisi, 46, Mart-Nisan 2012
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bir Mezarlık Komedisi: Gassal
Hayatta kalırsak su faturasını kim ödeyecek diyen milyonlarca insana sordukları soru gerçekten hokkabazların şanına yakışacak görkemdeydi: Ö...

-
Hayatta kalırsak su faturasını kim ödeyecek diyen milyonlarca insana sordukları soru gerçekten hokkabazların şanına yakışacak görkemdeydi: Ö...
-
(Yazı şahsi kin gütme yazılarından biridir, edebiyatla alakası yoktur. Şahıs, açlık grevleri için imza toplarken benden imza istememiştir...
-
Bayramın birinci günü adettir dedim bir mezarlık turu atayım. Eyüp’te Necip Fazıl, Ahmet Haşim; Edirnekapı’da Oğuz Atay, Beylerbeyi Küplüce...