Sevgili İnternet,
İki hafta önce adliyeye gidiyorum. Otobüste cam tarafına oturdum, çıkardım Zizek okuyorum. Totalitarizm ile ilgili bir kitap. Böyle esprilerin kesildiği bi yerde uyumuş kalmış olabilirim. Yanımda adam oturuyordu. Uyumuşum. Bi baktım bi ses, kadın sesi: “toparlanır mısın?” Allah Allah uyku uyanıklık arası kafamı cama dayamışken “ toparlanır mısın?” çevirdim başı sola. Anam gibi baş örtüsü anam gibi pardesü, anam gibi 100 kilo. Ama bana tekil davranıyor. Toparlanır mısın? Yani ben başımı zaten cama daymışım. Toparlanacak yer kalmamış. Üstüne çıkmışsın, yetmemiş, 100 kilosun. Geniş kalçaların var. Çok doğurmuşsun. Sığmıyorsun. Utanmadan bi de o toparlak halinle bana toparlanır mısın diyorsun. Anama benzemese karıyı boğacaktım. Ama içimden konuşmaya devam ettim. Fırsat bu fırsat Cihat dedim. Bu meseleyi burada çöz. İnişte buna şişko diye bağır kaç. Olmaz o. O çok ayıp olur. Ceza, suçu aşar. Ama dedim aşmaz. Suçu büyük bunun. Anam da şişko ama gurur duyuyor. Bu muhtemelen utanıyor. Vücudu ile barışık olmayan bu. Bu çok TV izliyor. Bu, kocasının kendisinden nefret ettiğini yeniliyor kendine. Sense elektronik müzik dinliyorsun. Bu, kocasının sürekli kendisin zayıf karılarla aldatacağı korkusuyla yaşıyor. Bu kendine kendi ediyor. Sen elektronik müzik. Zarar rızasıyla girene merhamet edilmez. Ağzına sıç bunun dedim Cihat. İntikamını al. Sonra bunu yazarsın dedim. Yazmak niye var. Hayda. 10 dakka da buna gitti. Yazmak bu yüzden var. Baş belaya girmesin diye. O an işte bu yazıyı yazacağımı hayal ettim. İntikamdan vazgeçtim. Abla derim bu tiplere. Ama buna “teyze” dedim. –cim eklemedim. 45 yaşında ve 100’ü aşan kilosuyla bu canlıyı affettim. İndim işime gücüme baktım. Akşam da insanlara anlatıp rahatladım zaten.
Dün gene otobüsteyim. Şişli’den geliyorum. Pasaklı bir kadın (bu çok zayıf) ve 4 yaşında bir kız çocuğu. Biz de köylü olduğumuz için şehirde hep pasaklıydık. Bunlar üst üste şehir içi seyahatte. Kızın böyle ana kucağında gözleri gidiyor falan. Ana şöyle uyarıyor: “işiyeceksin!”. Küt bende direkt geçmiş. Yatağımın altına serilen muşamba. Sonra kardeşlerime yapılan işeyeceksin sakın işeme tehditleri. İzlemeye düştüm. Çaprazda da bi karıyı kesiyorum. (Meğer turistmiş, sonra anladım, Türkçesi olmayanla işim olmaz). Kızı uyutmadı. İşemeyecem, işemeyecem, işemeyecem… Söylüyor. O da öc peşinde koştu. Soru sordu, bıktırdı, ağladı, güldü, artık ne yaptıysa bunların yanında oturan saplı sultan kalktı o turistin yanına gitti. Ana boş koltuğa geçti, kız diğer koltukta şova devam. Ama nasıl tatlı nasıl? Kediler böyle canını yer onun. Pasaklılığı acayip yakışıyor. Hırçın bi tip. Xıncik derler Kürtçede. Saçı başı dağınık bu tip kız çocuklarına derlerdi işte ne bilem. Az önce kalkan saplı sultan gibi kokona bi tip bindi otobüse. Bunları gördü yaklaştı. Al çocuğu kucağına da oturayım dedi. Ben tekrar odaklandım. Kız buna küfretti ama çözemedik. Bırakma dedi. Olmaz dedi. Karı inat etti. Uğraştı bunlarla. Annenin lafı da çocuğa geçmeyince ana kalktı. Sonra saplı sultan tipsiz meymenet akıl verdi bunlara. Çocuk arabasını aç ve çocuğu orya koy. Sonra gel yanıma otur hesabı. Kadın bu arada fren yapıldığında üstüme düşüyo. Ben de gerildim. Arabayı tek elle açtı. Bak açmak dedim. Börek. Bi fren daha karı üstümde. Çocuğu kaldıramadılar abi. Döverim dedi ve ikiisne daldı. 4 yaşında bunları ağzını burnunu kırdı. Ben de arkadan kaş gözle destek veriyorum tabi. Aynen türkiyenin filistine verdiği çakma destek gibi. Aldılar arabaya tıktılar çocuğu. Kadın arabayı tuttu. Devam ediyoruz. Ama gidip saplı sultanın yanına oturmadı. Küstü. Beddua fonunda pencereden dışarıyı izliyor. Ben de yorumlara girmişim içerden. Çocuğu savunuyorum sürekli. Cahit’in “ve çocuğun uyanışı böyle başladı” adlı şiiri geçmedi ama içimde. Şimdi yazarken geçti valla. Ananın kafası dışarıda. Hemen çocuk altta bebek arabasında o kanda bakıyor. Kadın tek başına iki koltukta oturuyor. Çocuk bana hiç bakmadan karıya bakıyor, saplı sultan’a. Ne dedi biliyor musun arkadaş. Çocuk, saplı sultan’a. 2 dakka göz kırpmadan kestikten sonra saplıyı. “seni çöpe atıcam” dedi. Atladım otobüsten. Yürüdüm abisi. Dayanamadım. Gülüyorum bi yandan da.
(bu arada saplı sulatan'ın anlamına baktım benim burda kullandığım anlamda değil. ben başka bi anlamda kullandım.)
Lev VygotskyLev Semyonovich Vygotsky'nin içsel monoloğu için iyi bir örnek...
YanıtlaSil