Bu Blogda Ara

5 Mayıs 2011 Perşembe

Şehir İçi Seyahat Hikayeleri

Elimde avukat çantası Atatürk Hava Limanı dış hatlarda bi müvekkilin işini hallediyorum. Üç saat sonra bitti neyse. Dedim metroya bineyim. Metronun gişelerine yaklaştığımda güvenlik görevlisinin elinde boya sandığı olan bir küçük çocuğu özürlü turnikesinden bedava geçirdiğini gördüm. Benim kafa uçtu gitti. Etkilendim. Boyacı çocuğa özürlü muamelesi mi? Değil. Orda bir şey vardı. O bizim sakatlığımız mı? Değil. Bu kadar romantik olunmaz. Güvenlik görevlisi kadındı. Çocuğa acımıştı. Boyacı diye acımıştı. Bana acımış gibi oldu. Özürlü turnikesinden 9 yaşındaki erkek boyacılar da geçebiliyor. Takibe aldım veledi. Dedim bunun fotoğrafını çekmezsem blogu izleyenler gene edebiyata düştüğümü sanırlar. Kurmaca yapıyo piç, üfürüyo derler. İçimden Siirtli diyorum. Onların gözleri böyle olur. Sordum. Nerelisin? Mardinliyim. Bomboş vagon ama oturmuyor. Kirli olduğunu biliyor demek. Hayır başka şey. Küçük sandığını vagonun demir duvarına yaslamış. Gurulu, saygılı, zeki. Niye oturmuyor. Kimse yok bizden başka. Yenibosna’da indi. Sesi çok güzeldi.

Geçen hafta minibüsteyim. Ayakta ilerliyoruz 35lerinde bir kadın bindi. Ben şoföre daha yakınım diye bana “şunu uzatır mısın” dedi. Para verdi. Bana siz demiyor sen diyor. Herkesi kendi gibi tekil hissediyor. Aşağılık mahlûk. Ahlaksız, şerefsiz. Beni iğrendiren ise başındaki türbanı bağlayış şekli. Onu da çaktırmadan çektim. Bir yaratığa benziyordu. Bu tarz bağlamada kafanın arka fazlalığında saç varsa eğer. Ah rapunzel. Siktir et. Olmaz bu. Ya da kız kulesindeki prenses sanılmak. Öcümü aldım. Bak bana sen dediğin için burada seni ifşa ediyorum. Mizah malzemesi ettim seni. Canıma deysin.

Geçen hafta türbanlı vakadan bi gün sonra otobüsteyim. Sasürcü (Saussure) bir veletle karşılaştım. Kulağımda mp3 var. Gözümde de gözlük. Bir yaşlarında ve anasının kucağında… Ben onun tepesine dikilmişim. Bana bakıyor. Bakar dedim. Çocuklar bakar. Parmağını uzattı beni göstererek anasına bi şeyler dedi. Ben de bana mı diyor diye kukalığı çıkardım “duyamadım güzelim” dedim. Anası sözü aldı: “bu nedir?” diye sordu dedi. İnsana benzemiyorum mu lan ben? Gayet insanım. Benden şey olarak bahsetti Sasürcü velet. Dedim bunun da fotoğrafını çekeyim. Lazım olur. Delil olur. Çok acı çekiyorum. Yedek kalmak çok acı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kuru Otlar Üstüne Üzerine

Yazarın notu: Okuyacağınız yazıda sürpriz bozacak bir yorum bulunmamaktadır. İnsanlar roman okumayı bıraktılar. Film ve dizi izlemeye deva...